XVIII

229 30 10
                                    

Buradan kitabımı okuyan şırfıntı kardeşime sesleniyorum okuma lan kitabımı 🤺

Kitabı okuyanlar neden hiç kendini belli etmiyor 😔😔

× × × × ×

| Anıl

  Olduğum yerde kıpırdanırken, başımı kaldırmaya üşenerek açıktaki sağ gözümü yavaşça araladım ve görüşüm netleşene kadar bekledim.

  Görüş alanım yavaşça netleşlemeye başlarken, yataktaki hareketsizlik yüzünden Alperen yanımda mı diye bakışlarımı onun yattığı yere çevirirken elimle de yerini yokladım.

  Yanımdaydı.

  Göğsünün üzerine gelen elimi çekmeden, bakışlarımı da yüzüne çıkarttım. Son derece ciddi, hatta sinirli dememin daha doğru olacağı bir yüz ifadesiyle benim telefonuma bakıyordu.

  Ondan gizli bir şeyim yoktu. Ondan bir şey saklamamam gerektiğini söyleyip, her şeyimi sorduğu ve bir şekilde ağzımdan laf alıp, kendine anlattırdığı için her şeyimi biliyordu. Ama ekrana öyle bir bakıyordu ki, saklı bir şey yapmışım da o da ben uyurken beni yakalamış gibiydi.

  Hafif çatılan kaşlarımla saate bakmak adına başımı çevirmeye üşendiğimden, uykulu çıkan sesimle "Saat kaç?" diye sordum.

  "Uyandın mı?"

  Sorusuyla birlikte bakışları beni bulurken az önceki sert yüz ifadesi yumuşadı ve hafifçe gülümsedi.

  Başımı hafifçe sallayarak onayladım onu. "Maalesef."

  Dediğim şey ile yüzündeki gülümsemesini silip anında kaşlarını çattı ve olduğu yerde doğrularak hafiften üzerime doğru eğildi. Anlamayarak ne yaptığını izlerken birden ağzıma vurdu. Vurmasını beklemediğim için irkilerek başımı hafif geriye çekip, kaşlarımı daha da çattım.

  "Aaaa....."

  Dudağım acımamıştı ama neden vurmuştu birdenbire? Zaten uyku sersemiydim, korkutmuştu beni.

  "Asıl sana aaaa Anıl. O ne demek öyle ya? Maalesefmiş."

  Bir şey demedim. Ne zaman böyle konuşsam kızardı. Ayrıca uykum daha tam açılmadan söylediğim bu şey, onun kızmasıyla kendimi kötü hissettirirken ağlama hissini de yanında getirdi. Onun benim üzerimdeki çabalarını görüyor ve dememem gerektiğini biliyordum ama bazı zamanlar da engel olamıyordum kendime. Bu da o zamanlardan biriydi.

  "Neyse..." diye mırıldandı ve çattığı kaşlarını düzelterek tekrar ekrana çevirdi bakışlarını.

  Birazdan kalkacak olsak da açmayıp, hâlâ üzerine yattığım için acımaya başlayan sol gözümle yatış şeklimi değiştirip tamamen Alperen'e döndüm ve üzerimdeki belime kadar örtülü olan örtüyü de omuzlarıma çekip üşüyormuş gibi sıkıca sarıldım.

  "Saat... 09.47."

  O da hâlâ yatakta olduğu için tek kendimi katmayıp "Fazla uyumuşuz ya." diye mızmızlandım. "Sen uyanıksın, ne zaman uyandığını bilmiyorum ama neden beni de seninle beraber uyandırmadın?"

  Sınav yaklaşıp, sayılı günler kalmışken çalışma hızımızı düşüremezdik. Sınavda bizlere acımıyorlardı. Hem benim hem de ailemin istediği bir türlü olmadığı için yıllardır beni mahveden bu sınava giriyordum ve bu zamana kadar ki tüm emeğimizin iki saat içinde göz açıp kapayıncaya kadar boşa gideceğini biliyordum. İkimizin de başına bunun gelmesini istemiyordum. Başta sıkıp, son zamanlarda gevşeyemezdik. Yine hiçbir şey olmayı başaramamış birilerinden sen hiçbir şeyi başaramazsın gibi boş laf salatası duymak istemiyordum.

Belirsiz • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin