Adım sesleri gittikçe yaklaştı, İzuku yakalanırlarsa kaçabilirdi ama şu an yaralıydı ve bunlarla uğraşmak için fazla bitkindi. Sonuç olarak Katsuki ile yatağın iç kısmında sadece nefes almadan durmaları gerekiyordu. Sesler kaybolduğunda Katsuki hareket etmeye yeltendi ama İzuku hızla onu geri sabitledi, konuşacağını bildiğinden eliyle ağzını kapattı ve gözleriyle dışarıyı işaret etti. Hala orada. İzuku üçüncü kişinin varlığını hissediyor.
Sonunda uzaklaştığında dışarı çıkıp derin bir nefes aldıklarında kapı belli aralıklarla üç kere vuruldu, bu Shoto olmalıydı. Onun geldiğini bu şekilde anlıyorlardı. Prens içeri girdiğinde İzuku gülümseyerek koşup ona sarıldı.
"Shoto! Çok iyi görünüyorsun."
Katsuki arkadan göz devirdi, "Tabii ki iyi, parmağını bile kıpırdatmadı."
"Kacchan! Kaba olma, planımızın son parçası tamamen ona bağlı." Ardından yeniden prense döndü,
"Bu sefer gerçekten babanın yerine geçmelisin, ama onun kurallarıyla değil. Ve güvenini kazanmalısı-" Fakat Shoto hızla sözünü kesti,
"Sizi idam ettirmemi istiyor."
"Ne."
"Siktir git." Katsuki yanlarına geldi, kırmızı irislerindeki alev yeniden parlamaya başlamışken İzuku çözüm odaklı düşünmeye çalıştı, başka bir yol? Onların idam edildiği bir halisülasyon? Oh, belki sadece adamın beynini yıkayıp fikrini değiştirirlerdi. Kahretsin, koskoca kral tüm bunları kolaylaştıracak değil.
"Ve sen ne dedin gerizekalı?!"
"Tamam dedim."
"Seni var ya-"
"Kacchan bekle dedim sana! Yerinde dur. Yeter artık. Çözüm bulacağız tabii ki bizi öldürmeyecek." Shoto onu başıyla onayladı.
"Beyin yıkayan sikik arkadaşınız güçten düştü uzun bir süre ondan yardım alamayız." Diyerek mantıklı bir konuyu gün yüzüne çıkardı Katsuki. Böylece olay İzuku'ya döndü, onun karışımları ile halletmeleri gerekiyordu.
"Belki sizi artık düşman olarak görmemesini sağlayabiliriz?"
"Bunun kısmen mümkün olduğunu söyleyebilirim. Eğer zihnini kısa süre için etkisiz bırakırsak hipnotize edebilirim, bizim ondan yana olduğumuzu ve senin kral olacağını kabullenir. Böylece,"
"Böylece tam olarak istediğimize ulaşırız."
"Savaşta herhangi bir kayıp oldu mu?"
"Senin sayende hayır," elini yeşil saçlı çocuğun omzuna koydu ve gururla baktı. "Mükemmel iş çıkarttın Midoriya İzuku."
İkisi de gülümsediğinde Katsuki rahatsız olarak aralarına girdi,
"Pekala işimiz bitti kısa zamanda yapalım ne yapacaksak, o pezevengin zihnini nasıl etkisizleştireceksek işte. Oyalanmayın."
---
Biz işi uzatmayalım, planları tam da istedikleri gibi tıkır tıkır işledi. Çok zaman ve çaba harcadılar ama minicik bir pürüz bile çıkmadan başardılar. Hemen olmasa da, halk zamanla eski haline dönmeye, birlik olmaya başladı. İzuku ve diğerlerine de kahraman gözüyle bakılıyordu, halk tarafından büyük saygı görüyorlardı. Bakugo da dahil olmak üzere.
Endavour ise sarayın bir odasında kapalıydı, yemek yiyip uyuyordu ve olduğu yerde kendince bir şeyler yapıyordu. İzuku Shoto'nun en yakın arkadaşı ve sağ kolu olmuştu. Bakugo sayesinde çoğu as yeniden halk tarafından kabullenilmişti ve önyargılar kalkmıştı. Her şeyi toparlamak zordu, ama yavaş da olsa başarıyorlardı. Bu sırada Katsuki ve İzuku uzun süre konuşamamışlardı, ikisinin de aklından çıkmayan çok fazla soru vardı ama kimse ilk adımı atmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barışın Işığı [Bakudeku+Shinkami]
FanfictionBnha fantasy tamamen bana ait kurgudur, [Barışın Işığı adlı ilk kurgudur]+Bakudeku+Shinkami "Bir varmış, bir yok olmuş. Evvel zaman içinde, Arishtat Apate'ye kanmış, Hera küçük insanları kontrolüne almış. Tanrıçalar ipleri ellerine alırken yeryüzün...