Savaş ve Barış(?)+

244 34 11
                                    

Savaşı bitirdim, sonra bakudeku moment yaptım, bir bölüm sonra biter bir de özel bölüm yaparım. Smut da yazarım var aklımda bir şeyler. Öyle, sağlıcakla kalınn. Nehir kaçar, mwwah

---

Bekledikleri gibi de oldu, İzuku olayları kontrol etmekte başarılıydı. İlk yarı tam da istedikleri gibi geçti, Luciel ne olursa olsun sözünde duran bir varlıktı, tüm saldıranlar aniden gelen ilahi güçle etrafa savruldu. İzuku ve Denki asıl güçlerini kullanarak askerlere saldırırken Shinso büyücüleri sabote ediyordu. Çok güçlüydü ama onun da gücünün bir sınırı vardı bu yüzden Denki zayıflamış büyücülere yöneldi. Avantaj onlardayken değerlendirmeleri gerekiyordu. Arenanın içindeki herkes berbat durumdaydı, muhtemelen onlardan daha kimsenin ölmemesinin tek sebebi Eriydi. 

Katsuki ise, hayatında hiç bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyor. Orada dünyanın muhtemelen en önemli savaşı dönüyor ve kendisini saçma bir şekilde saklanıyor. Ugh! Oraya çıkıp herkesi öldürmek istiyor, burada hiçbir şey yapmadan durmak ona fiziksel acı veriyor. Ama planı bozmaması için İzuku ona binlerce kez tekrarladı... 

Yeşil saçlının iksirleri sayesinde düşmanın yarısından fazlası bilinçsizdi. Ayakta kalan sadece Dabi, siyah at kuyruklu bir cadı, ve iki as vardı. Shinso mola vermek zorundaydı yoksa tüm enerjisini kullandığı için oturduğu yerde can verecekti. İzuku ve Denki'nin bazı yaraları Eri'nin bile iyileştiremeyeceği noktadaydı. Luciel sadece keyifle olanları izliyordu, hepsi onun için bir film gibiydi. Sırf film bitmesin diye ölmelerini engelliyordu.

Sonunda aslar da etkisiz hale geldiğinde İzuku eliyle ağzını kapatarak öksürdü, elini geri çektiğinde gördüğü kırmızı sıvı moralini bozdu. Çok yorgundu, artık adımlarını nereye attığından bile emin değildi Denki ondan daha kötü durumdaydı. Şimdi karşılarında sadece Dabi vardı, Shinso son gücünü kullanarak cadıyı saydam bir kübe hapsettiğinden sadece Dabi kalmıştı ve neredeyse sıyrık bile yoktu, kadın uzaktan iyileştirmeye devam ediyordu. 

"Luciel..." Yeşil saçlı çocuğun sesi zar zor çıkıyordu, fakat karşılık olarak güçlü bir kahkaha geldi. Cevap yok, resmen haliyle dalga geçiyordu. İzuku'nun kolunda kılıcı kaldıracak güç kalmamıştı. Koskoca ormanda Dabi ile baş başaydı, Shinso Denki ile ilgileniyordu ve kimsenin yardım edecek hali yoktu. Tek başınaydı. Bu onun savaşıydı, tek başına kazanması gerekiyordu, ama kahretsin ki bu durumda olacağını düşünmemişti.

"Kacchan?" Diye mırıldandı, bedenini ayakta tutmaya çalışırken. Dabi zaferden emin adımlarla yakasında tuttuğunda Katsuki daha fazla duramadı, bu bir acil durumdu artık, değil mi? Yedek hançerini siyah saçlı adamın ensesine hedefleyip atarken tam zıt tarafa hızla geçti. 

Dabi saniyesinde arkasını dönüp boş eliyle hançeri tutup sırıttı, gözleri etrafında gezinirken İzuku nefesini tuttu, kılıcını çenesine hızla ilerletti. Dabi hissedip başını sağa çevirince keskin kısım boynuna geldi, yanık deri kolayca yırtıldı. İzuku kanı gördüğünde ne hissedeceğini bilemedi.

Bu sırada Katsuki arkasına geldi ve dikkati kendi üstüne çekti, İzuku'ya kaçmasına söylediyse de yeşil saçlı çocuk inat ediyordu. 

"Deku, siktir git!"

"Hayır! Seni bırakmıyorum."

"Ben iyiyim." Dedi Dabi ile nefes nefese savaşırken, İzuku'nun hareketi kısıtlanmıştı, elinde hiçbir şey kalmamıştı. Ancak Katsuki'nin kalbinin üstünde duran, dokunduğu anda sarışını yere serecek zehirle kaplı kılıcı asayı gördüğünde kalbinin durduğunu hissetti.

O ana kadar ölmediyse de, şimdi ölümün kıyısından döndüğünden emindi.

"Kacchan! Dikkat et!"

Barışın Işığı [Bakudeku+Shinkami]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin