4- FIRTINA (İlk Çağ, 307. yıl)

143 32 2
                                    




Ulu Çam Ağacı Ormanı'na giriş yaptıklarında kar taneleri ağır ağır süzülerek gökten inmeye başladı. Rüzgarsız bir hava hâkimdi ormana. Yolu yarıladıklarında kar şiddetini, rüzgâr da hızını arttırmıştı. Kar yağışının yoğunluğundan hoşlanmayan Uir Venar'ın üzerine bindi ve Orgi'ye doğru elini uzattı. "Gel! Yoksa mağaraya varamadan karlar altında kalacağız." Orgi önce Venar'a sonra yağan karın şiddetine baktı ve çekinerek de olsa Uir'in uzattığı eli tutarak Venar'ın sırtına bindi. Hiç ummadığı kadar rahattı. Eliyle tutacak bir yer aradı ama bulamadı. Venar'ın kalın kürkünü tutmaya cesaret edemedi. Kutsal Boz Ayı harekete geçtiğinde dengesini sağlayamayan Orgi düşmemek için istemsizce elini Uir'in omzuna attı. Uir kafasını çevirerek önce omzu üstünde duran ele ardından o elin sahibi Orgi'ye baktı. Elini usulca tutup omzu üstünden aldı ve beline doğru indirdi. "Sıkıca sarıl yoksa düşersin." Ardından Venar'a seslendi, "Venar! Mümkün olduğu kadar hızlan lütfen!"

Kutsal Boz Ayı güçlü patileri ile karın üzerinde süratle yol almaya başladı. Orgi iki eliyle beline sıkıca sarıldı. Utançtan mıdır yoksa soğuktan mıdır bilinmez kızaran yanağını Uir'in sırtına yasladı. Uir'in bu kadar güzel kokabileceğini düşünmemişti. Çam ağaçlarının ferahlığının ötesinde rahatlatıcı bir kokusu vardı. Hızla yol almaya devam ederken karşılarına ara ara Gundullar çıkmaya başladı. Venar koca pençeleri ile hiç duraksamadan yaratıkların işini bitiriyordu. Bunlar muhtemelen fırtınadan dolayı sürüsünden ayrı düşen yaratıklardı. Mağaraya yaklaştıklarında Orgi'nin bugüne kadar şahit olmadığı kadar şiddetli bir fırtına başlamıştı. Tüm heybetiyle göğe uzanan ulu çam ağaçları neredeyse devrilecek gibi sallanıyordu. Sonunda kendilerini mağaranın içine atabilmişlerdi. Orgi içeri girer girmez mağarayı tanıdı. Bayıldıktan sonra Uir'in onu getirdiği yerdi burası. Orgi Venar'ın üzerinden inerken sendeledi. Alışık olmadığı bir şeydi bu. Uir ise kuş tüyü gibi süzülerek inmişti. Kutsal Boz Ayı üzerindeki yükü indirdikten sonra biraz uzaklaştı ve çırpınarak üzerine yapışan karları ve eriyen kar sularını attı.

"Fırtına dinecek gibi durmuyor, odun toplamamız lazım. Dün topladığım odunlar yetmeyebilir." Uir endişeliydi ve beklemeden harekete geçti. "Sen burada bekle Orgi. Venar! Gel biraz odun toplayıp gelelim." Kutsal Boz Ayı hemen yanına geldi ve Uir'i üzerine aldı. Orgi daha ağzını açıp bir kelime bile söylemeye fırsat bulamadan çoktan mağaradan çıkmışlardı. Çıkar çıkmaz fırtınanın içinde kayboldular.

Orgi de faydalı olmak istemiş olacak ki önceki gün toplanan odunları üst üste dizmeye başladı. Yakmak için çabaladı ama başarılı olamamıştı. Kar soğuğu odunların içine işlemişti ve tutuşmalarına mani oluyordu. Her zaman yanında bulundurduğu kuru çıra parçaları da bitmişti ve evden çıkarken yenilerini almak aklına gelmemişti. Ufacık bir ateş yakabilse çam ağacının reçinesi çözülüp çabucak tutuşacaktı ama ne yapsa olmadı. Sonunda çakmak taşlarını birbirine vurup kıvılcım çıkarmaktan vazgeçti. Çok zaman geçmeden Uir ve Venar epeyce bir odun toplayarak geri döndü. Hemen odunları mağara duvarlarına vurarak üzerlerindeki karlar erimeden temizlediler. Yine de ıslaktılar ve yanmak için uygun durmuyorlardı. Tabi bu Orgi'nin bakış açısına göre öyleydi. Ateş yakmak Dorpul ırkı için çok kolaydı. Orgi'nin meraklı gözleri eşliğinde cebinden deri bir kase çıkardı ve içinden bir tutam toz alıp Orgi'nin oluşturduğu kulenin içindeki kalınca bir odunun üzerine serpiştirdi. Orgi'nin pes ederek kenara bıraktığı çakmak taşlarını sadece bir kez birbirine çarptırdı ve tozlar parıldayarak alev aldı. Kısa sürede odun alevler eşliğinde yanmaya başlayınca çam ağaçlarının reçinesi sayesinde tüm odunlar tutuşarak mağaranın içini ısıtmaya başladı. Yeni toplanan odunları da kuruması için ateşin yanına yaklaştırdılar.

"O toz... Ne tozuydu da odunları bu kadar kolay tutuşturdu?" Çok uğraştığı halde bir türlü yakamadığı ateşi Uir'in bir tutam toz ile anında tutuşturmasını garipsemişti.

DORPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin