19- KARDEŞ KATİLİ (İlk Çağ, 307. yıl --> 536. yıl)

55 17 3
                                    

Kalkan Tepesi Krallığı'nın flamasını taşıyan bir düzine askerle gelen İlgar muhafızları tersliyordu. Haline bakılırsa içlerindeki en yetkili kişi oydu ve hafiften sarhoştu. Yapılı ve kaslı bir vücudu vardı. Elini kolunu sallayarak, "Korkaksın! Sen korkak bir kralsın!" diye haykırıyordu gölge kalesine doğru bakarak. İnatla gitmek bilmiyordu. Ortalık kızışmaya başlamıştı. Potra ve Arkadhril de her yerde babasını arıyordu. Daha önce hiç görmemiş olsalar da amcalarının geldiği söylentisi kulaklarına hemen çalınmıştı. Lord İlgar'ı sadece kendilerine anlatıldığı kadarıyla tanıyorlardı. Nihayet kralın açığa çıkarak İlgar'a doğru "Defol git buradan!" diye bağırmasıyla prensler hemen babalarını buldu ve süratle yanına koştu.

İlgar da yönünü Nandroil'e çevirdi. "Heyyy! Şuna da bak! Hiç değişmemişsin! Aşağıya in de o yüzünü bir değiştireyim!" Çok tahrik edici tonlamayla sesleniyordu.

"Yüz yıl sonra bunları söylemek için mi geri geldin? Artık burada yerin yok! Meydan okuman da geçersiz! Sığındığın krallığa geri dön!"

İlgar'ın yüzünde aşağılayıcı bir gülümseme belirdi. "Sığınmak mı? Yıllardır Kral Liofhin'in sağ koluyum! Sen onun fırlattığı ok olamazsın. Ayrıca doğuştan gelen hakkımı geçersiz sayamazsın!"

"Eminim buraya geldiğinden kralının haberi bile yoktur! Geldiğin yere geri git, buraya ait değilsin. Ait olmadığın bir yer için hak talep edemezsin."

"Heyyy! Ait olduğum yeri ben belirlerim... O yanından ayrılmayan piçler de kim? Gayrimeşru çocukların mı? Lorful bu kadar iğrenç çocuk doğuramaz!" İlgar daha sonra alaycı bir tavırla gülümsedi. "Gerçi sana çekmiş olabilirler."

"Seni son kez uyarıyorum, sınırlarını yeterince aştın." Nandroil İlgar'ın söylediklerini sineye çekerek tahtına dönmek üzere ardına döndü. Kraliyet salonundan ayrılıp da yüz yüze geldiği için pişman olmuştu. Özlediğini düşünmekle de yanılmıştı.

"Git tabi! Senin gibi bir korkağa da ancak arkasına dönüp kaçmak yakışır." İlgar daha sonra Ulu Gölge Krallığı'nın muhafızlarına dönüp Nandroil'i işaret etti, "Gördünüz mü kralınız bir korkak!"

Potra kılıcının kabzasını öyle bir sıkıyordu ki avcu içinde bir damla kan dahi kalmamıştı. Gözü içindeki damarlar ise iyice belirgin hale geldi. Yine de kralının yanında sözde amcasına cevap vermek istemiyordu. Zaten Nandroil söylenmesi gerekenleri söylemişti.

Nandroil'in arkasına dönüp gitmesine köpüren İlgar haddini iyice aştı. "Hatırladığımdan daha da korkakmışsın! Karına söylesene benim yerime senin gibi bir korkağı tercih ettiği için pişman mıymış? Bizler ilk soyuz, yıllar geçse de beni seçmesi için hala geç değil! Gerçek erkek nasıl olur ona göstereyim."

Kral son duyduğu onur zedeleyici laflardan sonra olduğu yerde çakılı kaldı. Peşinden gelen Lorful ile göz göze geldi. Kraliçe öfke dolu suratı ile Nandroil'e onaylayıcı bir bakış attı. Kral bir süre daha öylece kalıp İlgar'a doğru döndü. "Kabul! Meydan okumanı kabul ediyorum!"

İlk anda panikleyen İlgar'ın yüzüne asalak bir gülümseme geldi. "Gördünüz mü? Kabul etti! Onun kellesini alıp kralınız ben olacağım! Ve burayı çok geçmeden Kalkan Tepesi Krallığı'na bağlayacağım."

Potra ve Arkadhril krallarının önünde saygı ile eğilerek ona selam durdular. Babalarına güvenleri sonsuzdu. Nandroil bir hışımla sur kapısından dışarı çıktı. İlgar'ın alaycı tavırla uzattığı eli görmezden gelerek onu pas geçti ve zırhını ve kılıcını çıkartıp en yakınındaki muhafıza teslim etti. Aynı şekilde İlgar da zırhını ve kılıcını çıkartarak bir köşeye bırakıverdi.

DORPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin