Büyücülerin dirilişinin üzerinden 229 yıl geçmişti. Yıl 536'yı gösteriyordu. Ulu Gölge Krallığı'nın casuslarından gelen bilgilere göre Kara Büyücü Hilgarian'ın ordusu yola çoktan çıkmış ve birkaç hafta sonra Doğu Öncü Birliği'ne varmış olacaktı. Hantal düşmanın oradan kaleye varması da yaklaşık üç gün sürerdi.
Hiç beklemeden diğer krallıklara kuzgun uçurarak yardım talebinde bulundular. Körfez Krallığı haberi alır almaz elindeki tüm kısa menzilli okçuları Ulu Gölge Krallığı'na doğru yola çıkardı. Tunn Krallığı bencil bir krallıktı ve olumsuz yanıtladı. En güneyde güvende olduklarını düşünüyorlardı. Kalkan Tepesi Krallığı ise cevap vermeye dahi tenezzül etmedi. Kral Liofhin zamanında bozulan ilişkileri nesiller geçmesine rağmen halen düzelmemişti. Thofral, casuslardan haber gelince düşman hattına doğru yola çıktı. Küre üzerinde bir baskı hissetmediğinden gelen düşmanla ilgili emin olması gereken şeyler vardı.
Savaşa hazırlık için kralın emriyle öncü birlikler boşaltılarak tüm süvariler kaleye çekildi. Kaleye çekilmelerinin ardından özellikle güneydoğu yönünden çok fazla yaratık akın eder oldu. Potra bu durumdan hiç hoşnut değildi. Kral Riadhril yeğeni de olsa verdiği emirlere itaatsizlik edip otoritesini sarsmak istemiyordu ama savaş günü gelip de düşmanı karşılayacakları ana kadar öncü birliklerdeki görevine devam etmek ve civar köyler için tehdit olabilecek yaratıkları orada avlamak istiyordu. Kral ile birkaç kez görüştü ama bir netice alamadı.
Kalede olduğu zamanlarda tıpkı gençliğinde yaptığı gibi sık sık dağın arasındaki yarıktan geçerek gizli bölmede vakit geçiriyordu. Krallık içinde huzur bulduğu tek yer orasıydı. Şu an en çok olmak istediği yer ise yaratıkların aralıksız olarak geldiği kalenin güneydoğusunda konumlandırılmış Doğu Öncü Birliği'ydi.
Kale önüne akın eden yaratıkların son birkaç gün içinde ciddi oranda artması ve muhafızlardan birini canice katletmesi kralı ikna etmek için Potra'nın elinde büyük bir koz oldu. Daha fazla beklemeden harekete geçti ve Riadhril'in huzuruna yeniden çıktı. "Kralım, ben artık yaşlı bir adamım. O yüzden söyleyeceklerimi şimdiden maruz görün."
Potra devam etmeden önce Riadhril araya girdi, "Potra amca, lütfen bana adımla hitap et. Benim üzerimde emeğin çok büyük. Oğlum Asklar ve Dorfild'i de sen eğittin. Yaşın kaç olursa olsun fikirlerin benim için önemli. Ama lütfen öncü birliğine gitmek isteme. Orası artık güvenli değil. Savaş günü geldiğinde süvarilerin yarısından fazlası seni komutan olarak yanımda görmek isteyecektir."
"Ahh Riadhril, ben 257 yaşındayım. Komutan olmak için fazlaca yaşlıyım. Asklar'ın yerime geçme zamanı geldi de geçiyor bile."
"Yaşını bahane edemezsin amca. Sen ilk tanrı günü yaratılan soysun. Daha önünde sıradan soyların yarı ömrü kadar ömür var." Kral tahtından kalkarak Potra'ya iyice yaklaştı. "Ayrıca Asklar seni taparcasına seviyor. Askerler arasında gördüğü itibar lord olmasının yanı sıra senden öğrendiği kusursuz savaş yetenekleri sayesinde. O da senin kumanda etmeni ister."
Potra duyduklarını kabul etmeyecek biçimde kafasını sağa sola sallamaya başladı. "Bu tamamen zırvalık. Onda doğuştan gelen bir yetenek var. Asklar şimdiye kadar gördüğüm süvarilerin en iyisi. Siyah aygırı Bruz ile bütünleştiğinde yeryüzünde onu devirebilecek hiçbir güç yok... Hem söz veriyorum, düşman ordusu yaklaştığında geri döneceğim." Söz verdiği an kalbi teklemişti. Suratı anlık acı içinde burkulsa da Riadhril'e belli etmemeye çalıştı.
"Amca, lütfen..."
"Sadece yarım bölük asker istiyorum senden. Buna hakkım var Riadhril. Sayıları azken eksiltmek daha çok işimize gelir." Potra'nın ses tonu çok ikna ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORPUL
Fantasy*** Dışarıdan içeriye yaklaşan gizemli ışık her ne ise hiç hoşlarına gitmemişti. Orgi kılıcının kabzasını sıkıca kavramış, Uir yayını iyice gerdirmiş ve Venar sivri pençlerini sonuna kadar çıkarmış içeri yaklaşan ne olduğu belirsiz ışığı veya o ışığ...