13- SİELDİR VLENN (İlk Çağ, 307. yıl)

125 26 6
                                    

Orgi, Uir ve Venar yeni yol arkadaşlarıyla birlikte mağaradan ayrılıp Kayın Ağacı Ormanı'na doğru yola koyuldular. Yolculukları sırasında Venar tehlike sezdiği zaman hızla ileri atılıyor ve karşısına çıkan yaratıkların işini oracıkta bitiriyordu. Tehlikeyi bertaraf ettikten hemen sonra Uir'in yanına dönerek pençelerini eriyen karın etkisiyle çamurlaşan toprağa geçirip yapışkan kandan arındırıyordu.

Ulu Çam Ağacı Ormanı'nın içinden çıktıklarında Bulutlu Dağlar ufukta belirmişti. Tüm görkemi ile göğe uzanıyor orografik bulutlar perde gibi her bir yanını parçalı olarak sarıp sarmalıyordu.  Eşsiz ve gizemli görünümü kimine huzurlu kimineyse ürkütücü geliyordu ama Uir'de uyandırdığı his bambaşkaydı. Bulutlu Dağları gördüğünde duraksadı ve Venar ile bakıştılar. Dağ ikisi için de tanıdık gelmişti. Asırlar önce buralara kadar geldiklerini anımsıyordu. Yeryüzü üzerinde gerek insan gerekse yaratık nüfusu artmadan evvel bakir topraklarda özgürce dolaştığı yıllar gözünün önüne gelmişti. Şimdilerde ise zamanının büyük bir kısmını Kayın Ağacı Ormanı'nda geçiriyor sadece çoğalan yaratıkları avlamak için belli hudutlar içinde ormanı terk ediyordu. Halkının özgür olduğunu düşünürken özgürlüklerinin sadece orman ile sınırlı olduğunu o an kavramıştı. Yeniden asırlar öncesine dönmek mümkün değildi ama yaşadıkları çağı eski haline getirmenin bir yolu olmalıydı. Kısa sürede Uir'in aklından bin bir çeşit düşünce aktı geçti ama bu düşüncelerin hiç biri de eskiye dönmenin bir yolunu bulamadı...

Heybetli dağ kümesinin eteklerine vardıklarında yerdeki çamur tamamen kaybolmuş yerini kuru topraklara bırakmıştı. Anlaşılan o ki bu bölgeler kar fırtınasından nasibini almamıştı. Orgi için kuru topraklar iyiye işaretti çünkü Argas köyünden ayrılan kafilenin fırtınaya yakalanmadığının göstergesiydi. Hava kararmaya yüz tutarken daha fazla ilerlememenin en doğrusu olacağına karar verdiler ve Bulutlu Dağların içerisinde geceyi güvenle geçirebilecekleri sığ bir yarık buldular. Büyücü ve Venar'ın dönüşümlü nöbeti ile sabaha kadar soluksuz uyuyarak yeterince dinlendiler. Orgi'nin çantasındaki son kalan kuru peksimetleri de yedikten sonra hızla toparlanarak planladıkları istikamet doğrultusunda harekete geçtiler.

Yol boyu pek konuştukları söylenemezdi. Ara sıra Orgi Thofral'a yanaşarak babasının oluşturduğu harita ile ilgili sorular soruyordu. En çok kafasına takılan da harita üzerinde belirgin şekilde çarpıyla işaretlenmiş Gümüş Vadi idi.  "Thofral, evren hakkındaki birçok bilgiye sahip olduğuna göre Gri Ejderha ırkını da biliyorsundur. İçlerinden en kadimi ve en büyüğü olan Gümüş Sırt'ı gördün mü hiç?"

Büyücü cevap vermeden önce birkaç adım daha atıp durdu. Önce bir şeyler arıyormuş gibi kafasını kaldırıp gözleriyle gökyüzünü taradı, ardından da Orgi'ye döndü. "Gümüş Sırt'ı görmek için şanslı olmalısın ve eğer gerçekten şanslıysan onu asla görmezsin...Çünkü yaşadığı mağarayı sadece avlanmak için terk eder ve tüm canlılar içindeki en keskin gözlere ve en hassas buruna sahiptir."

"Şu an haritaya göre oraya doğru gidiyoruz da... Bizimle birlikte olduğun için endişe etmemize gerek yok değil mi Bilge Büyücü?" Orgi gittikleri yönden pek memnun gözükmüyordu. Farkında olmadan kılıcını kınından çıkartmıştı bile.

Uir de duraksayarak konuşmalarına dikkat kesildi. Hangi ejderhadan bahsettiklerini anlamıştı. Dorpul halkı ona kendi lisanlarında Ölüm Getiren anlamına gelen Sieldir Vlenn diyordu.

"Yanınızda ben olsam bile Gümüş Sırt hayattayken oradan geçmek pek akıllıca olmaz. O yüzden Gümüş Vadi'ye fazla yaklaşmadan akarsuyun inceldiği noktadan karşıya geçip Uçurum Tepesi'ne doğru gideceğiz. Belki tırmanırken biraz zorlanacağız ama onun bölgesinden ne kadar uzakta olursak o kadar güvende oluruz." Thofral gibi kudretli bir büyücünün bile Gümüş Sırt'dan çekinmesi babasının neden o bölgeyi çarpı ile işaretlediğini tasdikliyordu.

DORPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin