10- DİRİLİŞ (İlk Çağ, 307. yıl)

137 29 0
                                    

Potra ve madenciler hızlıca geldikleri yarığın içine girerek soluk soluğa kaleye indiler. Onları meraklı gözlerle karşılayan Arkadhril oldu. "Babam delirmek üzere, öfkeli bir şekilde her yerde küreyi ve muhafızları arıyor. Annem sakinleştirmeye çalışı..." derken ortalık aniden gündüz gibi aydınlanmıştı. Korkuyla hepsi dağın zirvesine baktı. Elektrik kümesi o kadar çok büyümüştü ki resmen güneş gibi etrafa ışık saçıyordu. Birdenbire  biriken tüm enerji bulutlardan küreye doğru hücum etti ve şiddetli bir şekilde çarptı. Dağ sarsılmıştı. O kadar çok ses çıkmıştı ki kaledeki herkes uyanmış korku dolu gözlerle bir yandan ne olup bittiğini anlamaya çalışırken diğer yandan da çınlayan kulağını eliyle tıkıyordu.

Yağmur ve fırtınaya sebebiyet veren kara bulutlar yavaşça dağıldı. Küre sapasağlamdı ve içinde biriken enerjiyi berraklaşan gökyüzüne doğru fışkırtmaya başladı. Ardından gökyüzünde net olarak seçilebilen altı adet buz mavisi renginde ışık kümesi gözüktü ve bir süre sonra hepsi ardında yıldırım izi bırakarak yeryüzünün farklı yerlerine doğru yol aldı. Savrularak yeryüzüne inen enerji; kuzeybatıda Uzun Karlı Orman'a, doğuda Sivri Tepelere, güneyde Sonsuz Orman'a, güneydoğuda Üç Dağlara, kuzeydoğuda Soğuk Körfez'e ve merkezdeki Ulu Çam Ağacı Ormanı'na vurdu. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Hissedilen tek şey vardı o da korkuydu. Lorful koşarak yanlarına geldi. "Babanıza bir şey oldu! Çabuk gelin!" diye yalvarır bir ses tonuyla bağırdı. Hemen peşinden gittiler. Lorful koşarken bir yandan da telaşlı telaşlı Potra ve Arkadhril'e anlatıyordu. "Ne olduğunu anlamadım! Kale sarsıldı ve ben kulağımdaki çınlamayla baş ederken babanızı yerde gördüm, hiç hareket etmiyordu! Vücudu kaskatı kesilmiş halde öylece duruyordu!"

"Anne sakin ol!... Arkadhril! Sen de şifacıyı bulup getir hemen!" dedi Potra. Çok geçmeden Nandroil'in yanına vardılar. Lorful'un anlattığı gibi yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Potra hemen kralın başucuna eğilerek nefesini yokladı. Göğsünü dahi kıpırdatamayan cılız nefes alışverişini görünce rahatlayarak derin bir nefes aldı. O sırada dikkatini çeken bir şey oldu. Nandroil'in kapalı olan gözlerinden göz kapağına belli belirsiz bir ışık vuruyordu. Bu durum Potra'nın hiç hoşuna gitmedi. Babasına olan şeyin küreye çarpan yıldırım  ile bir ilgisi var mı diye merak ediyordu bir yandan. Elini yavaşça uzatarak sağ göz kapağını nazikçe yukarı sıyırdı. Nandroil'in gözünün içinde yaşayan bir ışık vardı sanki ve  kürenin içindeki ışık ile aynıydı. Işığın şiddeti artar gibi oldu ve aniden parlayıp tekrar söndü. Potra ışığın kaybolduğuna emin olmak için iyice eğildi ve iki gözünü de kontrol etti. Işık gerçekten gitmişti. O sırada Arkadhril baş şifacı ile içeri girdi. Peşinden de Nandroil öksürerek uyandı. Hemen yerden kaldırdılar. Birkaç saniye soluklandıktan sonra herkesi şaşırtan sözcük kralın ağzından döküldü. "Güç açığa çıktı." Herkes şaşkınlıkla birbirine bakmaya başladı. Sesi oldukça dinç ve gür geliyordu ama sesinin tınısı farklıydı, ağzını başkası kıpırdatıyor gibi konuşuyordu. Kral devam etti. "Sizin çağınız sona erdi... Büyücülerin hâkim olduğu yeni bir çağ başladı!"

Kralın cümlesi biter bitmez göğüs kafesi bedeninden ayrılmak istercesine öne doğru atıldı. Kafası ve ayakları göğsünden geride kalacak biçimde vücudu tekrar katılaştı ve boynundaki ve bileklerindeki damarlar iyice belirgin hale geldi. Bu görüntü karşısında şifacı da çaresiz kaldı ve elinden bir şey gelmeyeceğini bilse de Potra ve Arkadhril gibi istemsizce kralı doğrultmaya çalıştı. Kral çığlık atıyor gibi gözükse de hiç sesi çıkmıyordu ve bedeni titriyordu. Nihayet kralın içinden belli belirsiz karanlık bir siluet ayrılarak hızla gözden kayboldu ve kral gevşeyerek kendine geldi. Kendisini hıçkırıklar içinde ağlayarak izleyen Lorful'a sarıldı. Bu sarılma tamamıyla gerçekti ve Nandroil'e aitti. Soğuk ve cansızdı... Ama şefkatli hissettiriyordu.

DORPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin