Gölge Kalesi'nde çığırtkanlar görevini iyi yapmıştı. Altı büyücünün yeryüzünde dirildiği haberi kısa sürede tüm krallıkta yayıldı. Kuzgunla haber uçurulan Doğu ve Batı öncü Birlikleri'ne de büyücülerin dirildiği haberi verilerek tek başına dolaşan gizemli yolculara karşı dikkatli olmaları ve haftalık verdikleri raporun üç güne indirgenmesi istendi. Birlikler haberi alır almaz teyakkuz haline geçerek gece nöbetlerindeki asker sayısını iki kat artırdı.
Haberin yayılmasının ardından krallık içinde çok fazla dedikodu ve sahte ihbar dolanmaya başladı. Özellikle kalenin dışından gelen herkes dışarıda tek başına dolaşan bir yabancı gördüyse bu kişiyi büyücü olarak muhafızlara ihbar etti. Tabi tüm bu ihbarlar asılsız çıktı.
Büyücülerin, ateş başı hikâyelerinde anlatılan doğaüstü güçlere sahip kahramanlar gibi özel yeteneklere haiz oldukları ve asla sinirlendirilmemeleri gerektiği kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı. Çıkan bu söylentilerinse ilk kim tarafından ortaya atıldığı asla bilinmiyordu. Geride kalan üç gün içinde basit illüzyonlar sergileyen sokak hokkabazları gösterilerine ilgi çekmek amacıyla her zamanki giyim kuşamlarını değiştirerek gösterilerini izlemeye gelenlere kendilerini büyücü olarak tanıtmaya başlamıştı. Tabi gerçek büyücüleri hiçbiri görmediği için giyim kuşamları da birbirinden farklı ve tuhaf bir hal almaya başladı. Debdebeli püsküllü kıyafetler dahi giyenleri vardı. İşin ciddiyetinin kaybolmasını istemeyen kral iç güvenlik muhafızları vasıtasıyla hokkabazları uyardı. Kimisini uygun bir dille, kimisini de anlayabileceği uygun olmayan bir dille.
Öncü birliklerin rapor günü geldiğinde kraliyete ulaşan ilk kuzgun doğudan gelendi. Ulak vakit kaybetmeden raporu hızla Kral Nandroil'e yetiştirdi. Katlanmış ve mühürlenmiş parşömen kâğıdı açan Nandroil sessizce gelen raporu okudu. İki hafta önce büyük bir yaratık sürüsünün izinden güneybatıya doğru giden birliğin geçen haftaki raporda da belirtildiği gibi halen geri dönmediği, kalan süvarilerin yeterli olduğu ve rutin devriyeleri sırasında karşılaşılan yaratıkların katledildiği yazıyordu. Raporun son paragrafında ise, üç gündür tek başına dolaşan gizemli şahısların sorgulandığı ama herhangi bir şüpheli durumun vuku bulmadığı belirtilmişti. Kral derin bir nefes aldı ve parşömeni avcu arasında kırıştırıp bir kenara fırlattı. Gözüyle ulağı süzüyordu. "Batının raporu neden yok?"
Ulak yöneltilen soru karşısında tökezledi. İki birlik birbirinden bağımsız olduğundan gönderdikleri raporların günün farklı saatlerinde gelmesi olağan bir durumdu.
"Sana diyorum ulak. Cevap versene!" Kralın sesi sinirden yükselmişti.
Nandroil'in sesinin yükselmesi ulağın da ayaklarının titremesine neden oldu. Bir şeyler uydurup hızla oradan uzaklaşmak istiyordu. Aklına gelen ilk cümle, "O da gelmek üzeredir kralım." Oldu. "Hemen gidip kontrol edeyim, belki de gelmiştir." Hâlbuki ne zaman geleceğine dair bir fikri yoktu ve bunu bilmesi de olanaksızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORPUL
Fantasy*** Dışarıdan içeriye yaklaşan gizemli ışık her ne ise hiç hoşlarına gitmemişti. Orgi kılıcının kabzasını sıkıca kavramış, Uir yayını iyice gerdirmiş ve Venar sivri pençlerini sonuna kadar çıkarmış içeri yaklaşan ne olduğu belirsiz ışığı veya o ışığ...