Ezan, çölde bir ırmak, suda bir damla oluverir. Esen rüzgara tutunup yağmur oluverir. Ve elbet can olur suyunu arayan ruhlara.
🕊️
Musab, dışarının soğuğuna aldırmadan üzerindeki kıyafetler ve bir ceket ile Ulu Caminin kapısına dayanmıştı.
Zihni karışık, yüreği celalliydi.
Parça parça gördüğü kareler onu karmaşaya sokmuştu. Rüya mıydı? Yoksa gerçek mi bilemedi. Yerinde duramayıp soluğu Rabbinin huzurunda almak istemişti.
Ulu cami onlara biraz uzaktı ama ayakları onu buraya getirmişti. Hiç bir şey düşünmeden arabayı buraya sürmüştü.
Dermanı buradaydı. Biliyordu.
Güvercinlerin arasından geçip kapıya yöneldi. İçeriye girip ilk önce ortadaki havuzu gördü. Bir bir resimler gelirken zihnine. Yavaş yavaş adım atıyordu. Terden sırılsıklamdı. İlk önce havuza dikkatle baktı. Sonra havuza yansıyan pembeliğe. Gün yeni doğuyordu tahminince.
Havuzun kenarından dolanıp ön safhalara geçti. İlk sıralardaki cemaate yeni yetiştiğini farkedince hemen namaza durdu. Her secdeye varışında farklı bir anı canlandı zihninde. Rabbi bir bir gösteriyordu sanki.
Rabbi bir bir ruhuna şifa dokuyordu sanki.
Ailesini unutmuştu, sevdiğini unutmuştu ve kendini dahi unutmuştu da Rabbi onu unutmamıştı. Gözlerinden yaşlar boşanırken çoktan namaz bitmiş ve cemaat gitmeye başlamıştı ancak o yerinden kıpırdayamıyordu. İmam onu farkettiğinde yanına geldi ve elini omzuna koydu.
"Aramakla bulunmaz. Lakin bulanlar arayanlardır."
(Beyazıd Bestami {k.s.a})Musab, duydukları ile imama baktı ve gözyaşları içerisinde gülümsedi.
İçinden 'Beyazıd Bestami (k.s.a)' diye geçirdi.
"Derman ancak Ondadır evlat. Yüreğini ne yakıyorsa onu Mevlâ'ya teslim et. Teslim et ki şifa Ondan(c.c.) gelsin. Geçmişte, Gelecekte ve tüm zamanlarda ancak Onun(c.c.) elindedir. Unuttum diye hayıflanma."
Musab, hıçkırıklarla sarsılırken tüm hatıraları artık onunlaydı. İmam gitmiş tek başına kalmıştı. Ne kadar zaman orada durdu bilemedi. Dilinden dualar düşmedi.
O kimi örnek aldığını şimdi biliyordu. Şimdi hayatındaki düsturları biliyordu. Gayesini, umutlarını, değerlerini, yolunu ve yoldaşını.. Şimdi her şey berraktı. O da.
Şimdi kimin izinde olduğunu biliyordu. Allah'ın Sevgili Peygamberinin (sas.) yolunda tıpkı Musab Bin Ümeyr gibi.. Onun gibi kalem ile, dil ile, beden ile cihat etmek için vardı.
Şimdi sevdiği vardı, yoldaşı. Dünyada ve ahirette bir eşi. Biricik gül goncası, Maşukiyye'si vardı.
Şimdi ellerinden öptüğü başının tacı annesi, dağ gibi duran babası vardı.
'Zamanın Sahibine Şükürler Olsun.' Artık kendini biliyordu. Bu ne büyük bir nimetti.
❤️
Dua, kalbe işlenen en büyük zırhtı. Kim o zırhı kuşandıysa en bahtiyar oydu.
🌿
Bu bölüm geçiş bölümü gibi diyebiliriz, bu yüzden iki bölümü arka arkaya yayınladım. Umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarınızı bekliyorum ☺️
Ayrıca yakında çok güzel bir sürprizim var. Bu yüzden bana düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum.
Esma ve Musab'ı sevdiniz mi? Hikaye nasıl ilerliyor? Ve sizi neler bekliyor tahminleri alalım ve uçuşa geçelim.
Okurken sizde kendinizi bu dünyada buluyorsanız sizde uçuştasınız demektir.🌼
İnsan ruhunu bazen daracık günlerden kaçırmak istiyor değil mi? O halde kaçın kaçın buraya gelin.🍂
Selametle ve beklemede kalın 🤍🕊️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kavanoz Aşk
Teen FictionTüm kavanozlar dolmaya layıktır. En çokta sevgi ile.. "Cennete girecek olan topluluklardan öyleleri vardır ki kalpleri kuş kalbi gibidir." (Müslim, Cennet, 27; Ahmed b. Hanbel, II, 331.) ❤️ "Sinirlenme küçük hem senin adın çok güzel. Ama şöyle yapa...