1999-Bursa
"Ya ben size hangi ismi vereceğim şimdi bu çok zor bir şey ?"
Küçük kız ellerini narince kumruların tüylerinde gezdirdi ve kara kara düşünmeye başladı.
Kumrulardan birinin boynunda siyah bir halka gibi siyah tüyleri vardı. O erkekti. Babası demişti.
Diğeri ise diğer kumru gibi kahveydi ama kızıl tüyleride mevcuttu ara ara. Onun da kız olduğunu öğrenmişti.
Küçük kız bu duruma sevinmişti.
"Tam bir çifte kumrular" diye geçirdi içinden ve küçük bir kıkırtı peydah oldu dudaklarında. Eliyle dudaklarına bastırırken hâlâ daha isimlerinin ne olacağını bulmaya çalışıyordu.
Acaba dedi o çocuktan yardım mı istesem.
'Hem benden büyük olduğuna göre benden daha çok isim biliyordur. Bana daha güzel ve değişik bir isim söyleyebilir.' diye geçirdi içinden Esma.Çocuğun evleri kendilerininkinin çaprazında kalıyordu. Beraber kuş evi yaptıktan sonra ailecek tanışmışlardı da. Bu yüzden Esma hızla annesinin yanına koştu.
"Anneee, ben bir Musabların evine gideceğim."
Annesi fırındaki poğaçaları kontrol edip kızına döndü.
"Kızım kaç defa diyorum. Musab abi demelisin o senden 5 yaş büyük."
Kız omuzlarını silkip cevap verdi.
"Ne yapayım anne, arkadaşım olduğu için öyle deyiverdim ama tamam. O zaman Musab abiye bir gidip geleyim."
Annesi kızının masumca gülümsemesine ve isteğine kayıtsız kalamadı.
"Ne yapacaksın peki birtanem."
"Bir soru sorup geleceğim annecim merak etme."
"Tamam canım sorunu sor gel bakalım."
Annesi kızının çok soru sorduğunu bildiği ve kim bilir bu sefer ne soracaktı diye düşündüğü için kızı Musab abisine yönlendirmişti. Madem bu kadar önemliydi ses etmedi.
Esma, sevinçle bahçe kapısından çıkıp Musabların evinin önüne geldi. Onlarında kendileri gibi küçük bir bahçeleri vardı.
Kahverengi demir kapıyı açıp içeriye geçti. O sırada Musab'ta bahçede bisikleti ile uğraşıyordu. Esmanın geldiğini farketmemişti.
Esma boğazını temizleyip onu farketmesini sağladı. Kolları arkada bağlı utangaç bir şekilde duruyordu ayakta.
Musab Esmayı farkedince yerinden doğruldu. Yüzünde ve ellerinde bisikletin zincirleri için kullandığı yağ vardı.
Hafif tebessüm edip selam verdi.
"Hoşgeldin Esma."
"Hoşbuldum Musab.. Aman Musab abi."
Musab'ın kaşları küçük bir hareketle havalandı ancak sonra Esmayı dinlemeye devam etti.
"Şey diyecektim. Bana bir konuda yardımcı olabilir misin?"
Musab, ciddi ifadesiyle konuşmaya başladı.
"Tabi, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Kumrular.. Kumrularıma isim bulabilir miyiz?"
Musab'ın dudakları yukarı doğru kıvrılırken aklına gelen fikirle konuştu.
"Olur buluruz ama bir şartım var."
Esma, ela gözlerini bir kaç kere kırpıştırıp cevap verdi.
"Nedir?"
Musab, pantolunun kemerindeki asılı havluya ellerini sildi ve Esmaya bir kaç adım attı.
"Kumrulardan biri benim olursa."
Esmanın kaşları hızla çatılırken hemen itiraz etti.
"Hayır kesinlikle olmaz."
Musab hemen araya girdi.
"Dur sinirlenme hemen sadece biri benim olacak ve sende kalmaya devam edecekler. Ben yalnızca o güzel kumrulardan birinin benimde olmasını istiyorum."
Esmanın siniri hemen yatışırken cevap verdi.
"Eh iyi o zaman olur. Peki hangisi olacak?"
Musab, bahçe kapısına doğru yürürken Esma da arkasından geliyordu.
"Boynunda siyah halka varmış gibi olan senin olsun. Diğeri de benim."
Esma, ilk önce itiraz edecek gibi olsa da bir şey demedi. Ona göre ikiside zaten onundu.
"Tamam."
İkiside Esmaların bahçesine girdiler.
Kuş evinin önüne gelip tellerin önünden kumruları izlemeye başladılar. Musab biraz düşündükten sonra:
"Yeni bir kelime öğreteyim mi sana?"dedi.
Kızın bakışları merakla çocuğu bulduğunda kafasını salladı.
"Eveet."
"Maşukiyye!"
"Maşukiyye...Nedir anlamı?"
"Çok sevilen ve gönül çelen."
Hayretle kaşları kalktı küçük kızın.
"Çok güzelmiş."
Kara saçlarını arkaya tarayıp içinden düşündü oğlan.
'Senin gibi.'
"Ne dersin kız olanın adı Maşukiyye , erkeğinde Maşuk olsun mu?"
"Maşuk ne demek peki?"
"Sevilen, aşık olunan erkek demek."
"Tam da çifte kumrulara uydu bu." dedi kız kıkırdayarak.
Musab'ta şen bir kahkaha attığında evin kapısından Sevde hanım gözüktü.
"Çocuklar, poğaça yaptım gelin hadi hep beraber yiyelim."
Musab'ın gözleri parlayınca Esma ile beraber hızla ayağa kalktılar ve mutfağa koştular.
Mutluluk, karnı acıktıran bir duyguydu sonuçta. Şimdi enfes bir poğaça onlar için bir diğer ödüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kavanoz Aşk
Novela JuvenilTüm kavanozlar dolmaya layıktır. En çokta sevgi ile.. "Cennete girecek olan topluluklardan öyleleri vardır ki kalpleri kuş kalbi gibidir." (Müslim, Cennet, 27; Ahmed b. Hanbel, II, 331.) ❤️ "Sinirlenme küçük hem senin adın çok güzel. Ama şöyle yapa...