“İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.” (Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56)
🕊️
Hani doğa renkleri üzerine giyer ve şarkıya dururdu ya, sanki zaman geçmezmiş gibi gelir ve o anki esinti size tarif edemeyeceğiniz bir rahatlama sunardı. İşte öyle bir hafifliğin içerisinde hissediyordu Esma. Yüreği içinde atan yürek ile iki kat çalışıyor ve onu besliyordu. O da bu düşünceyle Elini, gözünü, kulağını dahi tüm dünyaya kapamak ve tıpkı o tarifsiz histeki gibi o anda kalmak istiyordu.
Elindeki ayvayı yerken aynı düşüncelerde ağzında lokmayı döndürüyor ve büyük bir iştahla yiyordu. Kızının ayvayı keyifli keyifli yediğini farkeden Sevde Hanım yerinden kalkıp tek tek doğrayıp dilimlediği büyük meyve tabağını kızının önüne bırakıverdi.
"Esma'm sürekli ayva yedin durdun biraz da şunlardan ye bakayım."
Esma, annesinin getirdiği tabağa bakıp gözlerini büyüttü.
"Anne ben bunların hepsini nasıl yiyebilirim."
Rüveyda hanım elindeki örgüsünden başını kaldırıp konuştu.
"Olmaz öyle sadece ayvayla kızım annen haklı biraz c ve a vitamini de al."
Esma, bir kaç gündür süren bu ısrarlar ile oldukça sıkılmıştı. 'Acaba hamile olduğumu 8 aylık olduğumda felen mi söyleseydim' diye bile içinden geçirmişti.
"Güzel annelerim, bakın ben ayva yemek istiyorum. Ayvayı bitireyim ara ara yerim bunlardan da merak etmeyin."
Rüveyda Hanım ikna olmuş bir şekilde örgüsüne dönüp bir başka şey sordu.
"Kızım bu yeleği sarı yapıyorum ama istersen aralara yeşil katayım. Ben pek karar veremedim."
Esma, annesini ikna etmek istercesine kafasını olumsuz salladı.
"Yok annem, hem daha cinsiyeti belli değil sarı şuan ikisine de iyi olur."
"İyi bakalım. Ahh bir hemen belli olsa da ona göre diğerlerine geçsem, daha yapılacak çok şey var."
Esma, gülerek baktı. Rüveyda annesi bir yandan kendi annesi bir yandan torunları olacağını duyar duymaz ellerindeki ilk iplerle işe koyulmuşlardı.
Anneannelik ve babaannelik farklı bir iç güdüydü. İkisi de o kadar heyecanlıydı ki bazen Esma onları hayretle izliyordu. Sonra kendisini düşünüyordu. Anne olacaktı. Her şeyden koruyup sakınacağı ve Allah'ın izniyle iman ile yetiştireceği bir evladı olacaktı. Bunları düşününce içinde bir yönden kaygılar oluşuyor bir yönden de Rabbine güvenip Onun emanetine sahip çıkma iç güdüsüyle yürekleniyordu.
Esma, düşüncelere dalmışken kapı çaldı. Büyük ihtimalle Musab ya da babasıydı. Yerinden kalkıp kapıya yönelecekken bir kaç gündür işittiği ikazları işitti yeniden.
"Kızım sen otursaydın."
Esma, gülmeye çalışarak cevapladı.
"Yok annem, lütfen endişe etmeyin bari bunları yapayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kavanoz Aşk
Fiksi RemajaTüm kavanozlar dolmaya layıktır. En çokta sevgi ile.. "Cennete girecek olan topluluklardan öyleleri vardır ki kalpleri kuş kalbi gibidir." (Müslim, Cennet, 27; Ahmed b. Hanbel, II, 331.) ❤️ "Sinirlenme küçük hem senin adın çok güzel. Ama şöyle yapa...