Sınav öncesi moral partisi geleneksel bir etkinlikti. Öğretmenler de katılım gösterebiliyordu. Partiye ayrılmış bütçe olmadığından gönüllü öğrencilerin evlerinde yapılıyordu tüm hazırlıklar. Eğlencenin yanı sıra not takası, sınavda çıkabilecek soruların tartışması yapılır; yıllık gezi planı öğrenci-öğretmenlerin oylamasına sunulurdu.
Gezilecek yerler listesini okullar açılmadan önce tamamlamıştım. Dershaneye başladıktan sonra devasa değişiklikler yapmak zorunda kaldım. Bir koltuğa iki karpuz sığdırmaktan farksızdı, tarihler örtüşmüyordu. Yeni rehber öğretmenimizin bazı ders saatlerinde esneklik yapacağını umarak güncel listemi hazırladım.
Parti Pınar'ın evinde olacaktı. Pınar ev sahipliğini yaptığı etkinliklerde temayı basit tutardı. Ayaklarınıza kara sular inene dek dans etmek zorundaydınız. Kimsenin oturmasını istemezdi. Salonun ortasına taşınabilir sahne kurdurmuştu. Disko topunu bizzat kendisi asmıştı. Cesareti olan mikrofonu alıp karaoke yapabilirdi. Şarkı söyleyen kişiye eşlik etmek durumundaydınız. İlişki durumunu anlatan kırmızı ve yeşil plastik bardaklar servant üzerine dizilmişti. Erkekler genelde yeşil, kızlar kırmızı bardak kullanıyordu.
Kenan'ın yakın arkadaşları Yakup ve Osman, alkolsüz şampanya kutularını mutfağa taşıyorlardı. Arkalarından gittim. Belalı tiplerin takibinden onlar sorumluydu, kendi çaplarında asayişi sağlıyorlardı. Aklımdaki planı bu akşam harekete geçireceksem, onlara birkaç sorum olacaktı. "Hakan da gelecek mi?"
"Maalesef evet." diye yanıtladı Yakup. Elindeki maket bıçağıyla mutfak tezgahını işaret etti. "Koli bandını uzatır mısın?"
"Elbette." Bandı tezgahın üzerinden aldım ama sağlam tutmayı başaramadım. Henüz açılmamış koli bandı elimden kayıp dolabın altındaki boşluğa kaçtı. Yakup'a 'bir saniye' işareti yaparak yere eğildim, avucumla çıplak mermeri yokladım. Statik elektriklenme dediğimiz küçük bir çarpma yaşadıktan sonra zafer kazanmışçasına bandı havaya kaldırdım.
Arkadan biri kabaca boğazını temizledi. Duruşumu değiştirmeden sesin geldiği yöne baktım. Hakan'dı. Şu işe bakın, iti anmış ama çomağı hazırlamakta geç kalmıştım. Parti başlamadan önce onunla konuşmak istiyordum. Ilımlı davranarak gülümsedim. "Geldin mi?"
Yüzünde yine o pis sırıtış vardı. Kapı ağzına dayanarak, "Henüz değil," dedi. "Ama biraz daha eğilirsen gelebilirim."
Espri mespri yapmıştır diye gülümsemeye devam ettim ama bu çocuk ne zaman anlamadığım bir şey söylese piçlik peşinde olurdu. "Çok pisliksin, Hakan."
Osman dirseğimden tutup aceleyle kaldırdı beni. Yakup kapıya doğru ilerledi. Elindeki maket bıçağını sıkıca kavramıştı. "Kaybol."
Hakan ellerini kaldırıp masumca uzaklaştı. Peşine takıldım.
Yakup kolumdan tutup gitmemi engelledi. "Orada dur bakalım."
"Ne?"
"Hakan'a bulaşmak istemezsin. Bana söyle, ben yardım ederim."
"Teşekkürler," dedim koridora bakmaya devam ederek. "Bana yalnızca o yardım edebilir."
Ellerini göğsünde birleştirdi. Yetişkin tavırlarına bürünmüştü. "Konuyu aç."
"Açmamayı tercih ederim."
"Senem, seni severim bilirsin ama konu Hakan olunca üstesinden gelemeyeceğin işler döner etrafta."
Bunu bana söylemesine gerek yoktu. Hakan'ın hamurunda yatanı ilk elden biliyordum. Yine de Yakup'un ne demek istediğini tam olarak kavrayamadım. "Şimdi senin konuyu biraz açman gerekecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN ÖLÜ
Romance"Bana kendinle ilgili kimsenin bilmediği bir şey anlat." "Peki bunu neden yapayım?" "Makul soru," dedi koyu yeşil gözlerini içkisine dikerek. "Eğer hakkında kimsenin bilmediği bir şey söylersen ben de sana, senin bile kendinle ilgili bilmediğin bi...