22 Part III

10 1 0
                                    


Hamileliğin ilk üç ayını atlattıktan sonra sırtüstü veya yüzüstü yatmamak gerekiyordu. Bebek için en doğru pozisyon yan yatarak uykuya dalmaktı. Özellikle sol yana yatmak bebeğe giden kan, oksijen ve besin maddelerini artırır; ihtiyacı olan yaşamsal fonksiyonlara ulaşımı desteklerdi.

Ya annenin yaşamsal fonksiyonları, onlara ne olacaktı? Ben yan yatmayı sevmiyordum.

Benim fonksiyonlarıma ne olacaktı?

Bu hayatta severek yaptığım tek şey sırtüstü yatıp uyumaktı!

Yatağa girip ışığı kapatıyor, sola dönmeden önce tüm yastıkları arkama destek yapıyordum. Bacaklarımı karnıma kadar çekiyor, gözlerimi kapatıyordum...

Uyuyamıyordum.

Size bir sır vereyim, uyku problemimi bebeğe bağlıyordum. Suçu ona atıyordum. Yastığa başımı koyar koymaz bastıran uyku değil, suçluluk duygusuydu yine de günahın bende kalmaması için direniyordum.

Faruk, ben ve sorunlarımız diye bir şey olmamalıydı. Faruk, ben ve çocuğumuz. Asıl tema buydu. Sorunlar inatla birleşince mi her şeyin yoluna gireceğini sanıyorduk? Tam olarak ne elde etmeye çalışıyorduk? İkimiz de bir adım geri çekilmez, kaybolan zamana acımazsak... Hır güre devam edecektik.

Muhtemelen bu uğurda ikimiz de önemli anları birbirimizden uzakta geçirecektik.

Bir başıma yatakta yatıyor, doğum sancıları çekiyordum ama neden? Sadece bu sefere mahsus olmak üzere geri adım atan ben olmalıydım. Yüzsüz. İkiyüzlü... Artık bu özellikleri taşımak istemiyordum.

Son bir yüzsüzlük yapacaktım yine de.

Kalın hırkayı sırtıma geçirip odadan çıktım. Yarını beklemek istemiyordum. Hiç kimse yarının ne getireceğini bilemezdi. Kimse müneccim değildi.

Bir üst kata çıkarak Faruk'un kapısına dayandım. Kapıyı tıklatmadım, tıklatsam duymazdı, duysa cevap vermezdi, huyu böyleydi. Garip bir huydu ama sonuçta o böyle birisiydi.

Kapısını çalanlara yanıt vermezdi.

Sürgülü kapıyı olabildiğince yavaş çektim, titrek koridor ışığı odaya hücum etti. "Faruk?"

Suratı girişe dönüktü. Yatağın sağ tarafında hareketsiz yatıyordu. Işığın yüzüne vurmasıyla sık kirpikleri kırpıştı ve göz kapakları hafifçe aralandı. Beni gördüğünü ifade eden bir hareketle gerindi ama konuşmak yerine gözlerini üzerimde gezdirdi. Beklenen an, bu andı.

Bu sefer söyleyecektim.

Kapıyı aralık bıraktım, yatağın boş tarafına tırmanıp sırtımı sırtına yasladım. "Yanında yatabilir miyim?"

Derinden gelen bir sesle, "Sormana gerek yok." dedi. "Kalabilirsin."

Doğru cevap da bu olmalıydı. Yatağında yatmaya hakkım vardı. Adamın çocuğunu doğuracaktım. "Geç saatte geldiğim için özür dilerim. Daha önce gelmem gerekirdi."

Aylar önce gelmem gerekirdi.

"Şikayetçi olduğumu düşünme ama... Neden geldin?"

Sırtımı biraz daha kaydırıp yumruğumu karnıma bastırdım. "Uyku tutmadı."

Yüzünü benden tarafa çevirmek üzere yatakta doğruldu. "Canın yandığında saklamandan nefret ediyorum."

"Ne?"

"Dişlerini sıkıyorsun. Bütün vücudun kasılmış, şu anda acı çekiyorsun. Neren ağrıyor?"

Doğuma hazırlık sancısı çekiyordum ama "Başım," dedim. "Başım ağrıyor."

BENİM İÇİN ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin