19 Part II

10 1 0
                                    


Deniz eve geldi. Odasına koşturdu, gardırobundaki tüm giysileri dışarı saçtı. On dakika sonra dış kapıyı çarparak kapadı.

Arkasından yetişmekte zorlandım.

"Nereye Deniz?"

Süslenmişti. Alelacele sürdüğü dudak parlatıcısını çenesine bulaştırmıştı. "Nur bu gece barda çalışıyor. Aslı'yla birlikte. Orada ne yaptıklarını hep merak etmişimdir. Yanlarına gidip ikisini basacağım. Gelmek ister misin?"

Neden olmasın, Selin'i odaya kilitleyip gecelere akabilirdim. "Belki başka zaman."

"Sen bilirsin." Çantasına cüzdanını yerleştirdi, merdivenleri inmeye koyuldu.

"Bekle."

Sağa sola atıp durduğum kendi cüzdanımı çamaşır makinesinin üstünde buldum. Adımın yazılı olduğu banka kartını çekip çıkardım ve Deniz'e uzattım. "Bundan sonra bunu kullan."

"Neden?" diye sordu merakla.

"Babamınkilerde sorun çıkma ihtimaline karşı yanında bulunsun."

"Nasıl bir sorun?"

"Bilmiyorum, ölüm dolayısıyla hesaplar bloke olabilir ya da çoktan olmuştur. Sadece al şunu, tamam mı?"

Kaş çatışı apartmanın loş ışığında belirginleşti. İşkillenmişti. "Bir sorun var."

"Hiçbir sorun yok." Bariz olanlar dışında.

"Paramız mı kalmadı? Çalışmam gerekecek mi? Bir işe girebilirim ve biz..."

"Deniz, hayır. Git ve eğlen. İstediğin kadar harca. Ciddiyim."

"Pekala. Öyle diyorsan."

Kırk dakika sonra telefonum çaldı, ekranda Deniz'in adı belirdi. Güzel havadisler vermek için numaramı tuşladığı görülmemişti. Hararetle, yolunu kaybettiğini anlatıyordu. Bu hafta kaçıncı olmuştu, dört mü? Taksiden indikten sonra sola dönmeyi unutmuş, onun yerine düz devam etmiş. Sola dönmek aklına geldiğinde ise sağa sapıp işleri daha beter etmiş. Birinci girişi bulamadım. İlk sokak çıkışında tıkandım. Sarhoş olduğunu anlamam için alkollü nefesini suratıma höhlemesine gerek yoktu. Sürekli giriş çıkış demesi yeterliydi.

"Olduğun yerde kal. Yarım saate oradayım."

Dinçer üst kattaydı. Çabucak mesaj attım.

Bana gelir misin?

Halka kapalı içip kusma partisini bizim eve taşıması gerekecekti. Bu saatte bulunabilecek en sağlam bakıcı. Gönder tuşuna bastım ve bekledim. Uzun süre cevap gelmeyince içime kurt düştü. Attığım mesajı gözden geçirdim. Bana gelir misin? Yüzümü yastığa gömüp hırlarcasına bağırdım. Başka cümle kuramaz mıydım? Ya yanlış anlamışsa? Kaşarlanmış bir kızın daveti olarak algıladıysa bir daha yüzüne bakamazdım. Bu işi düzeltmem gerekiyordu. Parmaklarımı hızlıca oynatıp bir mesaj daha gönderdim.

Mesajı başkasına atacaktım, yanlış oldu. Kusura bakma.

Gönder tuşuna bastım. Hemen ardından bir çığlık daha kopardım. Bu mesajın tam olarak neresi düzeltmekten sayılıyordu, Dinçer'i değil de başka bir erkeği yatağıma davet ettiğimi düşünecekti. Bravo Senem, düşünerek hareket ediyorsun gerçekten.

Başıma çöreklenen ağrılı noktayı ovuşturup son hakkın diye konuştum kendimle. Bir kez daha deneyelim.

Çok acil gelebilir misin?

BENİM İÇİN ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin