1.3

1.7K 128 27
                                    

hoş geldiniz, umarım bölümü seversiniz. hem henry hem de darla'dan bir bölüm okuyacaksınız.

bütün bir bölümü all too well dinleyerek yazdım, üzerimde acayip bir duygusallık var... bu hikayeye de yanıyor fazlaca farkındayım fakat umarım sizi sıkmıyordur.

neyse, güzel yorumlar yapın olur mu?

sizi seviyorum.

**

Mutfağa geçtiğimizde canımın aniden puding çekmesiyle Henry'i ikna etmiştim ve birlikte puding yapıyorduk. Dışardan söylemeyi teklif etmişti ancak ben sadece onunla vakit geçirmek istiyordum. Birlikte bir şeyler yapalım, ortak bir alanda buluşalım istiyordum.

"Birkaç kase çıkarır mısın?" diye rica ettiğinde parmak uçlarımda yükselerek yukarıdaki dolabı açtım ama kaselerin en üst rafta olduğunu gördüğümde omuzlarım düştü. Boyum yetişmiyordu ki...

Henry benden hâlâ bir icraat görmediğinden olsa gerek yanıma yaklaşarak arkamda durdu ve karnımın tezgaha değmesini sağlayacak kadar bana yaklaşarak yukarıdaki rafa uzandı. Sıcak bedenini tam arkamda hissetmem yutkunmama sebep olurken, o sanki bilerek yavaş hareket ediyor gibiydi.

Sonunda kaseleri alarak benden uzaklaştığında rahat bir nefes verdim. Tezgaha yapışmış bedenimi geri çektiğimde yavaş yavaş yanına yaklaştım. Pudingi büyük bir kaşık aracılığıyla kaselere koyduğunu izlemeye başladığımda bunu ne kadar dikkatli yaptığını fark ederek gülümsedim. Altı üstü pudingi kaselere paylaştırıyordu ancak daha büyük bir iş yapıyor gibi davranıyordu.

Dayanamayarak büyük puding kabının kenarındaki pudingi işaret parmağımla bir anda sıyırdığımda beklemeyerek işaret parmağımı dudağıma götürdüm. Henry ne yaptığımı sonradan fark etmiş gibi bakışlarını bana düşürdüğünde göz göze geldik.

Gözleri gözlerimdeydi, işaret parmağım ise ağzımda... Harika bir görsel şölendi doğrusu.

Birbirimize kitlenip kalmışken ne yapacağımı bilemez bir şekilde şapşal bakışlarla ona bakıyor, herhangi bir hareket yapmaktan ölesiye kaçıyordum. Sonunda işaret parmağımı dudaklarımdan çekmeye karar verdiğimde bunu usulca yapacaktım ki Henry'nin eli bileğime dolanarak beni durdurdu.

Bizzat kendisi parmağımı dudaklarımdan çektiğinde gözleri işaret parmağıma düştü. Ne yapacağını bilmediğim için gerim gerim gerilirken içimden bir ses bu aramızdaki tansiyonun daha da yükseleceğini söylüyordu.

Öyle de oldu.

Benim ağzımın ıslaklığının izleri olan işaret parmağımı yavaş yavaş kendi dudaklarına götürdü. Dudaklarım çaresizce aralandığında dikkatlice ona bakıyor, içten içe parmağımı ağzına alıp onu yalamasını istiyordum.

Hızlı nefeslerim göğsümün daha sık yükselip alçalmasına sebep olurken parmağımda artık onun ağzının ıslaklığını hissediyordum. Parmağım şu an onun ağzındaydı ve biraz önce benim yaladığım yeri tiksinmeden yalıyordu.

Gözlerimin içine bakarak yaptığı bu şey gözlerimin titreşerek kapanmasına sebep olduğunda sertçe yutkundum. Şu an parmağımı değil de başka bir yeri yaladığını hayal etmem hiç iyi bir fikir değildi ancak kendime dur diyemiyordum, ki bence onun istediği de buydu...

Parmağımı ağzının içinde hareket ettirdiğimde küçük bir adımla ona iyice yaklaşarak vücutlarımızı neredeyse birbirine yasladım. Dili işaret parmağımın ucunu ağzının içinde birkaç kez keşfettiğinde parmağımı ağzının içinden yavaşça çektim. Anın ateşiyle soluklarımız hızlanmış dudaklarımıza bakıyorken elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeyerek ilk önce tezgaha yaslandım daha sonra ise oradan çekerek onun koluna tutundum.

light him up • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin