0.7

2K 129 98
                                    

hoş geldiniiz! umarım iyisinizdir pazar gününü güzel geçirmeniz için böyle sürpriz yapayım dedim.

bu arada artık bölümlere maalesef sınır koyuyorum çünkü etkileşim beklediğim gibi gelmiyor.

80 oy ve 50 yorumdan birkaç gün sonra bölüm gelecek...

keyifli okumalar dilerim, hadi bölüme geçelim 💦

**

Aynadaki yansımama bakarken davet için fazla mı abartı olmuştum diye düşünmeden edemedim. Bir yandan da o kadar zenginin arasına başka türlü çıkılmaz diye içimi ferahlatıyordum.

Üstümdeki V yaka siyah elbisenin altına yine aynı renkte siyah parlak bir stiletto tercih etmiştim. Elbise çok kısa olmadığı ve aşağı indikçe daraldığı için çok ağır bir görüntü sunmuştum.

Saçlarıma fazla dokunmayıp sadece uçlarını kıvırdığımda saçlarımı geriye doğru yatırdım ve abartı olmayacak, yumuşak bir makyaj yaptım.

Henry spor bir takım giyeceğinden bahsetmişti ama nasıl görüneceğini tam olarak bilmiyordum. Belki de beni yanıltırdı ve klasik bir takım giyerek tam bir salon beyefendisi olurdu, hiçbir fikrim yoktu... Gerçi her iki şekilde de karizmatik olacaktı zaten.

Son kez kendime göz atıp salonuma geçtiğimde bacak bacak üstüne atmış bir şekilde düşüncelerimle boğuşuyordum. Nasıl bir işin içine girdiğimi hatırladığım zamanlarda sessizleşip sadece öylece donup kalıyordum. Sanki bana zorla bir şey yaptırıyordu da... Kuruntularım bitmiyordu işte.

İç çekip mutfağa gideceğim sırada kapının çalınma sesiyle kapıya yöneldim ve kapıyı açtım. "Anahtarın olduğunu hatırlıyorum..." Aynı zamanda güldüğümde o da güldü ve beni baştan aşağı süzdü. Gözleri beğeniyle kısıldığında elini belime atarak vücudumu kendine yaklaştırdı. Aynı zamanda küçük bir hamleyle kapıyı gözlerini benden çekmeden ve bana arkasını dönmeden kapattığında dudakları iyice kıvrıldı. "Her şeyi usulüne uygun yapmak istedim."

"Ne yani kapıyı illa benim mi açmam gerekiyordu?" Beni onaylar bir mırıltı çıkarıp bel boşluğumu ufak ufak okşadığında kısık bir sesle konuştu. "Çok güzelsin, kapıyı açtığın an başımı döndürdün."

Bir adım geri çekilerek ona baktığımda ne kadar karizmatik bir adam olduğu bir kere daha yüzüme çarptı. Gözlerim üzerinde dolanırken giydiği siyah spor cekete ve içindeki siyah tişörte baktım. Altında ise yine aynı renk kumaştan bir pantolon vardı. Kıyafetlerine uydurduğu koyu renkteki ayakkabıları ise onu o kadar tamamlamıştı ki genişçe gülümsedim. "Bana diyene de bakınız..."

Bakışlarım ve söylediklerim hoşuna gitmişti, bunu gözlerinden okuyabiliyordum. "Ne yani ben de mi güzelim?" dedi hafif şakacı bir tavırla. "Neden," dedim dudaklarımı bükerek, "Erkek güzeli diye bir kavram var bilmiyor musun?"

"Tabii ki biliyorum bebeğim," dedi beni tekrar kendine çektiğinde, "Sadece senden daha farklı şeyler duymak istiyorum."

Ahlaksız bir gülüşle gözlerime ona diktiğimde yakalarını düzelttim ve ellerimi yavaşça göğsüne indirerek parmak uçlarımla ona ufakça vurdum. "Geceyi beklemeye ne dersin?" Buna karşı sesli bir şekilde yutkunduğunda dudaklarını ıslattı ve boynuma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Bu gece o kağıdı gönderen kimse o kişiyi buluyoruz. Her şeyi ayarladım, endişelenmiyorsun değil mi?" Biraz önceki konuyu kapatıp asıl önemli olan konumuza döndüğünde, "Hayır," dedim kesin bir dille, "Sana güveniyorum."

light him up • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin