1.6

719 59 14
                                    

herkese merhaba...

kısa bir süre önce sevdiğim bir insanı kaybettim ve pek iyi hissetmiyordum. bu yüzden bölüm yazma isteği gelmiyordu içime.

mesajlarınıza ve yorumlarınıza cevap veremedim kusura bakmayın.

kısa olsa da umarım bu bölümü beğenirsiniz.

yorum yapmayı lütfen unutmayın.

keyifli okumalar dilerim.

❤️

*

İş çıkışı trafik berbat haldeydi. Henry'i görmek istemem ise bunu daha berbat hâle getiriyordu çünkü onu oldukça özlemiştim. Açtığım şarkıya direksiyonda ritim tutarken gözlerim telefonuma düşen bildirime kaydı.

Dudaklarım iki yana kıvrıldığında telefonu usulca elime aldım. Bir yandan da önümdeki arabayla takip mesafesini korumaya çalışıyordum. Henry'nin gönderdiği mesajı açtığımda kıkırdadım.

Henry: Seni görmem için olağanüstü hâl mi ilan edilmesi gerekiyor?

Tek bir mesajıyla beni ne kadar özlediğini anlayabiliyordum. Bunu açıkça da söylüyordu fakat ağzı böyle laf yaptığında daha bir hoşuma gidiyordu. Beni güldürmesi benim için ayrı bir güzeldi.

Siz: Neden olağanüstü hâl ilan edecekmişsin gibi hissediyorum?

Gönderdiğim mesajı anında gördüğünde yüzümdeki gülümseme tam anlamıyla sırıtışa döndü. Durmadım ve başka bir mesaj daha yazdım.

Siz: Seni çok özledim.

Sanki liseli gibi hissediyordum. Onu özlediğimi söylediğim bir mesaj bile beni bu kadar heyecanlandırıyorsa diye düşündüm, hayatımız bambaşka bir boyutta yaşansa neler olurdu...

Henry: Seni hemen görmem gerekiyor çünkü senden farklı hissetmiyorum bebeğim.

Siz: Trafikteyim, geliyorum.
Siz: Seni seviyorum.

Yazacağı cevabı beklemeden sohbetten çıktığımda telefonu yan koltuğa atarak hafiflemeye başlayan trafikle birlikte biraz daha hızlanabildim.

Yaklaşık yarım saat sonunda Henry'nin evine geldiğimde anahtarımı çıkararak kilidi açtım. Sessiz bir ev beni karşıladığında anahtarı çantamın içine atarak çantamı vestiyere koydum. Küçük adımlarla salona ilerlediğimde Henry'nin televizyon karşısında loş ışıkla uyuya kaldığını görüp boynumu büktüm.

O koca bedeni sanki küçülmüştü de koltukta beş yaşındaki hali uzanıyordu...

Koltuğun baş kısmında duran battaniyeye uzandığımda olabildiğince onu uyandırmamaya dikkat ediyordum ancak battaniyeyi aldığımda kıpırdanarak gözlerini araladı.

"Darla?" Dedi uyku mahmuru sesiyle. Gülümseyerek koltuğun kenarına oturduğumda alnına düşmüş saçlarını parmaklarımla geriye doğru taradım. "Merhaba uykucu." Kısık kısık konuştuğumda tek kolunu kaldırdı ve bileğine doğru baktı. Saati kontrol ettiğinde yattığı yerden doğrularak ellerini belime doğru yönlendirdi.

Elleri belimi sardığında koltukta ona biraz daha yaklaştım ve yanağına ufak bir öpücük kondurdum. "Saat çok geç olmuş." Mırıltısı kulağıma dolduğunda onu onaylar bir biçimde başımı salladım. "Ve sen beni beklerken uyuya kalmışsın." Tatlı tatlı konuştuğumda bedenimi üzerine doğru çekerek ona yaslanmamı sağladı. Artık sarılır gibi duruyorduk ve Henry ise burnunu boynuma yakın bir yere yaslamıştı, orada öylece derin nefesler alıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

light him up • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin