30 Ocak 2019
Bugün uzun zaman sonra gireceğim dersin ilk günüydü. Sanki yıllar geçmiş gibi geldi başta. Sonra tıpkı eskisi gibi ders dinlerken buldum kendimi. Bu öyle farklıydı ki benim için sırf bir anlığına ders bitiminde evime dönecekmiş gibi hissetim. Sanki annemle babam hiç ayrılmamış gibi, kendimi gerçekten yuvamda hissettiğim evime gidecekmiş gibi.
Düşününce eski evimde henüz bu olanlar yaşanmamışken her şey ne kadar da sıcak duruyordu. Evde yanan lamba bile daha aydınlıktı. Şimdi her şey donuk, buz gibi. Hayattan renkler giderek daha silikleşmiş, yüzlerce lamba yansa asla o aydınlığı veremeyecekmiş gibi.
Çünkü hiçbir zaman geçmişe dönmeyeceğim. Bir daha o lamba yanmayacak, biz bir arada olamayacağız. Bir daha o eve gidemeyeceğim.
31 Ocak 2019
Yanılıp yanılmadığımdan emin değilim. Tek ümidim yanılmamam. Bugün dersine girdiğim yeni hocanın eskisini aratabilme ihtimali beni korkutuyor. Fazla umursamaz yapısının bana çok işlemeyeceği hissine kapıldım.
Bir de, onu daha önce gördüğüme yemin edebilirim. Onu çalıştığım barda görmüştüm. Hatta görmekten ziyade Ali'nin yanına gittiğimde beraber çalıştığı arkadaşının kısa süreli kayboluşu üzerine elimdeki tepsiyle bardakları bir masaya götürürken ona çarpmıştım. Neyse ki bardaklara veya ona bir şey olmamıştı. Fakat bana olan sert bakışlarını hatırlamamın tek sebebi bugün de aynılarıyla karşılaşmış olmamdan kaynaklıydı. Beni tanımadığından emindim. Ya da bu yaşananları hatırlamadığından da, çok anlık bir saniyeyi hatırlatması imkânsızdı.
Yüzlerce öğrencinin arasında beni fark edecek değildi. Onun için hayalet gibi olmak benim açımdan daha iyiydi. Bu sayede gözüne batmadan dersi geçebilirdim. Bir önceki gibi sırf düşük not aldığım için dersini önemsemediğimi düşünüp beni bilerek bırakacak değildi. Yani, öyle olmasını umut ediyorum.
03 Şubat 2019
Annem, anneannemde kalıyorken çok nadir yaptığı bir şeyi burada birkaç hafta içinde yapmaya başladı. Aslında çok basit bir eylem gibi dursa da onun için büyük bir adımdı. Dışarıya çıkıp belli bir süre gezindi. Onun yanında duramasam da kısa bir süre sonra arkasından ben de gittim. Sahile gidip bir bankta oturdu sessizce. Uzun zaman sonra döktü göz yaşlarını. Ben ise kendimi çok zor tuttum. Sevdiğim bir insanın canı yanarken nasıl öylece durabilirdim ki?
Ona sadece uzaktan bakmak canımı yakıyordu. Sarılamıyordum, yaralarını saramıyordum. Çünkü eğer şimdi yanına gidersem bir daha buraya gelmeyeceğini biliyordum.
Eve döndüğümüzde Sevgi çoktan gelmişti. Ona üstünkörü olanları anlattım. "Bu iyiye işaret. Annen gün geçtikçe daha iyiye gidiyor, emin ol zamanla atlatacaktır." Dedi masanın üzerinde duran elimi şefkatle okşayıp biz mutfakta otururken. Ona teşekkür eder şekilde gülümsedim. Bu teşekkür yanımda oluşundan kaynaklıydı.
O iyi biri. Anlattıklarımı dinleyen, beni anlayan cana yakın bir arkadaş. Bu eve taşınmadan önce ona kendimi ne kadar kapattığımı daha iyi fark etmeye başladım. O kadar kapatmışım ki nasıl biri olduğunu ben bile görememişim. Oysa şimdi ailemden bana daha yakın, daha anlayışlıydı. Tıpkı Ali gibi.
05 Şubat 2019
Yoğun geçen iş günlerimin ardından bugün ders için okula gittim. Akşam tekrar bara döndüm. Biraz dalgalı, bazen oldukça yoğun geçiyor günlerim.
Bu arada sanırım ders hocası için fazla iyi niyetli düşündüğümü anladım. O kadar öğrencisi ve yoğunluğu arasında dersine takılmış öğrenciyi aradan çekip çıkartarak buldu. Sınıfta dersi adına en kötü olan bendim çünkü. Biraz kompleksli biri gibi duruyor. Her ne kadar ondan umursamaz diye bahsetseler de kariyeri için kara bir leke gibiydim ben. Bu onun çok da umurunda değildi tabii. Yine de bu benim burnumdan getireceği ihtimalini yok etmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Fiction généraleUnutulup bir kenara bırakılmış gibiydi. Belki de kimsenin farkında bile olmadığı bir defterdi bu. Eline alıp oturduğu yerde doğruldu. Uzun parmakları yavaşça kahverengi kapaklı defterde gezindi. Adam bilmeden ve ilk kez kimsenin umursamadığı, bir k...