Hazan
Leyla Hanımın, odasına ikerlerken gözüme dün bahçede gördüğüm çocuk takıldı, yanında güzel bir hemşire vardı. Yanlarına yaklaştıkça bakışlarının üzerimizde olduğunu farkettim. Hemen yanlarından geçmek için adımlarımı hızlandırsamda Neslihan hemşire tam önlerinde durdu, harika şanslı günümdeyim. Hemen başımı eğip ayaklarıma bakmaya başladım gözgöze gelmemek en iyisi. Neslihan hemşire cocuğun yanındaki hemşireye elindeki dosyaları gösterirken, tam karşımda beni incelediğini hissediyordum. Bu durum gerçekten çok rahatsız edici. Neslihan hemşire bizi tanıştırmaya başlayınca yinede başımı kaldırmadım adının cenk olduğunu öğrendim ama yinede yüzüne bakmadım. Yüzüne bakarsam sanki beni çözekmiş gibi bir havası vardı ve bu en son isteyeceğim şey. Bu renk kargaşasında minik bir nokta olmak istiyorum, mümkünse görünmez olmak.
Neslihan hemşire bana dönüp "Bu yakışıklı arkadaşta Cenk Hazan'cım yaklaşık altı aydır burada, senin gibi oda ikinci kademeden" dedi. Neslihan hemşire cümlesini bitirince başımı kaldırma gereği duydum. Cenk'in bakışlarında önce şaşkınlık sonrada öfke görmüş gibi oldum. Gözlerimin ta içine keşfe çıkmış gibiydi. Bende tüm erkeklere baktığım gibi nefret dolu bakışlarımı gönderdim. Aslında nefret edilmeyecek kadar güzel bir yüzü vardı, saçları hafif uzun alnına dökülüyordu kahveringi gözleri, dolgun dudakları vardı. Yüzünün her bir noktası özenilmişçesine yaratılmıştı. Bu adam dünyaya yalnışlıkla düşmüş melekler gibiydi. Aman ne diyorum ben kendimi toparlayıp umursamaz görünmeye çalıştım. Cenk elini uzatınca tokalaşmak istediğini anladım, ama ben o olaydan sonra henüz bir erkeğe dokunmaya cesaret edemiyordum hatta içim tiksintiyle dolup taşıyordu. Hala eli havada kalınca indirmiyeceğini anladım daha fazla dayanamayarak önce yüzüne sonrada uzattığı eline baktım ve tepki vermeden başımı eğip yanından geçerek Leyla Hanımı odasına doğru yürümeye başladım. Neslihan hemşireye aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Birazdan gelip bana yetişti birşey söylemesini istemediğim için kendi tarafına hiç bakmadım.Neslihan hemşire koridorun sonundaki odanın önünde bekliyince geldiğimizi anladım. Kapıyı çalıp içeriye girdik, Leyla Hanım masasının önündeki tekli koltukta oturuyordu elinde ajanda vardı. Başını kaldırıp bizi görünce yüzüne bir gülümseme yerleştirip, herzamanki ilahi ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Hoşgeldin Hazan'cım; lütfen otururmusun" dedi karşısındaki koltuğu göstererek. Gösterdigi yere geçip oturdum. Leyla Hanım, Neslihan hemşireye dönüp "Sen kapıda bekle lütfen, ihtiyacım olursa sana seslenirim" dedi. Neslihan hemşire "peki Doktor Hanım" dedi ve çıktı. İşte başlıyoruz kaçınılmaz son bugün herşeyi anlatıp kurtulmak istiyorum bu baskı beni öldüruyor. Leyla Hanım bana karşı çok anlayışlıydı bu süreyi uzatmak benim daha çok canımı yakacak, en iyisi anlatıp biraz rahatlamak. Düşüncelerimden sıyrılıp odayı incemeye başladım, beyaz duvarlar, kahve tonlarında meşe ağacından bir masa, bej deri tekli koltuklar, duvarın hemen köşesinde L şeklinde deri bir koltuk daha vardı. Oda baya genişti, masanın arkasındaki duvarda çerçeveler ve diplomalar vardı. Odanın bir duvarındaysa yağlı boya, büyük boy Atatürk resmi asılıydı. Sessizlikle geçen 15 dk ardından Leyla Hanım ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledi. Storları kaldırıp dışarıyı izlemeye başladı. Üzerinde, siyah keten bir elbise vardı ve kendisine çok yakışmıştı, sırtı dönük bir şekilde konuşmaya başladı:
"Merkezin bahçesi burdan harika görünüyor bakmak istermesin?" diye sordu. Oturduğum yerden kalkıp yavaş adımlarla yanına geldim. Pencereden dışarıya baktığımda bahçede ki insanlara göz gezdirdim. Bir arkadaş grubuyla sohbet eden Cenk'i gördüm. Karşısında ki kız ona birşeyler anlatıyordu ama kendisi dinlemiyor gibiydi. Suratı asık bir şekilde etrafa bakınıyordu sıkılmış gibi bir hali vardı. Acaba gülümsemesi nasıl olur diye düşünürken bizi farketti, dikkatli bir şekilde bir şeyler anlamak istercesine bakıyordu. Buna bir son verip başımı eğdim. Leyla Hanım, bana dönüp yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Burada bulunan herkes senin gibi gençlerden oluşuyor, hepsi kötü bir haldeydi geldiklerinde. Senin durumunda olanlarda var, daha ağır psikolojik hasta olanlarda. Ama hepsinin ortak noktası var, iyileşmek istiyorlar Hazan. Bu kurum buyüzden oluştu; zor durumda olan, hayattan bağlarını koparan gençlere yeniden yaşam desteği sağlamak için. Biliyorum,yaşadıkların gerçekten çok zor, sana ağır geliyor anlıyorum, ama ben senin yeniden hayata tutunman için elimden gelen fazlasını yapmak istiyorum. Senin umudun olmak istiyorum Hazan, iyileşme yolundaki ilk kapı, aç ve gir içeri. Bu hayat senin iyisiyle-kötüsüyle senin. Herzaman bir çıkış yolu vardır bunu sakın unutma" dedi gözlerimin içine bakarak ve devam etti
"Buraya tedavi için geldiğini unut, benim bir doktor olduğumu düşünme. Bir dost veya abla gibi gör gözlerini kapat ve bana içindeki zehri akıt tamam mı?" dedi onay bekleyen bakışlarla. Biraz düşünüp başımı olumlu anlamda salladım. "Pekala" diyip yürümeye başla L koltuğa oturdu ve eliyle yanına oturmam için işaret verdi.
Yanına oturduğumda elini omuzuma koyup " sadece seni dinleyeceğim tamammı. Yorum yok , soru yok istediğin zaman başlayabilirsin" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ DELİ BİR KALP
Randomiki yaralı kalbin hikayesi ,yaşadıkları olaylar onları bir akıl hastahanesine sürükler bakalım hasta olan ruhlarını kalpleriyle onarabileceklermi; yoksa kendi karanlıklarında boğulmayımı tercih edecekler. *Ümidi yitirmiş olanın başka kaybedecek bir...