24

59 8 0
                                    

1 hafta sonra;

"DAYI! BU KOLİDE NE VAR?!"

"Kitaplarım canım, istersen odaya taşıyayım sende diz?"  Hevesle başını sallayınca bir koliyi çalışma odasına taşıyıp dizmesi gereken yeri gösterdim.

Oturma odasına dönünce Ceylanı pencerede görmeyi beklemiyordum. "Ceylan?"

"Camı siliyorum canım, bakma öyle."

Rana mutfaktan kafasını uzatıp kıkırdadı. "Ceylan abla, intihar ediyormuşsun gibi duruyor."

"Sus kız zilli, sildin mi buzdolabını içli dışlı?"

"Sildim, market alışverişi yapmışsın, onu da yerleştirdim. Vefa gel de göstereyim. Çürüyene kadar bulamazsın sen sebzeleri."

"Yemek yapmayı çok bilmem ben, sebzeye ne gerek var?"

Ceylan indiği camdan yanıma geldi. "Rana'yla anlaştık, bir ben bir o yemek yapmaya geleceğiz sana. Oy annesinin kuzusu hiç bırakır mıyım seni aç?"

Rana şaşkınca bize döndü. "Anne? Ablan değil miydi?"

Ha, o konuyu daha bilmiyordu değil mi?
"Ceylan benim üvey annem. Evet Vera kardeşim, yeğenim değil. Evet dayak yediğim babam Ceylanın kocası. Hayır, onlara da el kaldırmıyor, kaldırırsa o eli götüne sokarım. Atladığım detay?"

Ceylan şaşkınca rahatlığıma bakıyordu. Rana zaten error vermişti. Veraysa, Vera mı?

Hızla kapıdaki ufaklığa döndüm.

"Dayıcım? Ne zamandan beri oradasın?"

Elindeki kitabı yere düşürdü. Gözlerini kırpıştırdı. "Yalancısın sen, yalancı."

"Hayır hayır! Yalancı değilim. Canımın içi, ne kadarını duydun?"

"Hepsini duydum Vefa. Yalancısın işte."

Dizlerimin üstüne çöktüm. "Ben sana yalan söylemek istemedim."

"Annecim, Vefa sana yalan söyler mi? Çok seviyor o seni."

Vera annesine döndü bu kez, "seni de kandırdı değil mi? Babamla seni kandırdı. Yalancı işte!"

Gözlerimi yumdum. Suçlu olarak ben gözükmüştüm gözünde. Anne ve babasına toz kondurmayacağını biliyordum.

"Babam demişti! Ona inanma demişti! Beş para etmez demişti! Babam o yüzden sevmiyor seni!"

Gözlerimden yaşlar süzülürken onun biricik baba tasviri bozulsun istemedim.
"Evet, ben yaptım. Babamız ondan sevmiyor beni."

"Abim olsan daha çok severdim seni! Böyle bir yalana ihtiyacın yoktu!"

"Canım söylemek istedi."

Sesim titriyordu. Tek huzurum ellerimden kaymıştı az önce. "Vefa, ne yapıyorsun?"

"Sus Ceylan, çok seviyor sizi. Babasına toz konduramaz o. Yıkılır Ceylan, bırak suçlusu ben olayım. Çocuk o daha, büyüyünce anlatırız her şeyi," diye fısıldadım.

"Vefa! Bundan sonra sana böyle diyeceğim. Ne abi ne de dayı olmayı hak ediyorsun! Bittin gözümde Vefa. Bana yalanın ne kadar kötü olduğunu sen öğrettin. SANA YALAN SÖYLEDİM DİYE BİR HAFTA BENİMLE KONUŞMADIN!"

Dersleri hakkında yalan söylemişti iki ay önce, ondan bahsediyordu. Çarpım tablosunu ezberledim diyip ezberlememişti. Kızmıştım, böyle sebepsiz yalan olur mu demiştim. Onu yargılamayacağımı, sadece dürüst olması gerektiğini söylemiştim.

Dürüst olmayan insanın değeri de yoktur demiştim. Gözünde değerim kalmamıştı.

"Bunu keşke yapmasaydın. Artık nasıl sensiz yaşayacağım?"

"Yaşama, yaşama dünya güzelim. Affet beni."

Sadece baktı. Arkasını dönüp gitti sonra.
Allah'ım, ne olur bu konuda Ceylana çekmiş olsun. Babama çektiyse çıkardı hayatımdan.

Ceylan onun peşinden giderken Rana yanıma çöktü. "Az önce ne oldu bilmiyorum ama, üzülme. Çocuk o, affeder illa ki."

"Belli olmaz Rana, ona doğru olanı aşılamayı çok önemsemiştik. Doğrularından ayrılmaz. Çocuk, ama keskin bir çizgisi var. Bunu ben yaptım, ben aşıladım ona. Çabuk düşmesin, düşünce ayağa kalksın istemiştim. Beni düşürebileceği aklıma gelmemişti."

Rana bana sarıldı. Sadece ağlıyordum. "Zamanı değil ama, neden?"

Neden ona yalan söyledi demek istiyordu? Nasıl diyecektim babam beni evlattan saymıyor diye?

Duymamış gibi yaptım. Tekrar sormasın diye dualar edip daha çok ağladım.

Kemanist' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin