27

56 9 4
                                    

1 hafta sonra

Kapıyı tekrar tıklattım. Şu an evde sadece Vera vardı, Ceylan aramızdakileri çözmemiz için markete diye çıkmıştı. Uzun bir süre gelmeyecek gibiydi.

Kapı açıldı, Allah'ım, ne çok özlemişim.

"Vera, konuşalım mı?"

"Yalancılarla konuşmamam gerektiğini öğretmiştin bana."

Çömeldim ve onun hizasına geldim. "Abim, biliyorum hata yaptım. Ama hiç isteyerek yapmadım ki. Hayat şartları bunu gerektirdi."

"Ne olmuş olabilir ki? Kafana silah mı dayadılar dayı ol diye! Abim gibi davranıyordun zaten, ne farkı vardı? Doğruyu söyleseydin!"

"Söz, büyüyünce gerekçelerimi anlatacağım."

Gözlerini ilk defa gözlerime sabitledi.
"O zaman, seni büyüyünce affederim."

Kapıyı kapatacakken engel olsun diye araya elimi koydum. Refleks olarak yapmıştım. Farkında bile değildim ki olacakların.

Elim kapının arasında kalınca dişlerimi sıktım. Yarın sahneye çıkacaktım, parmaklarım bana lazımdı.

"Vera, itme. Eli- Ah!"

Çığlığım üstüne kapı aniden açıldı. Sağ elim, parmaklarım..

"Özür dilerim! Özür dilerim!"

Zorlukla gülümsedim. "Önemli değil abicim, acımadı ki o kadar."

Galiba parmaklarımın tekini oynatamıyordum. "Ama, ama neden elini koydun ki? Özür dilerim. Gerçekten! Çok özür dilerim. Dayı! Affetsene beni, n'olur?"

Sol elimde onu kendime çektim. "Üzülme canımın içi, acımadı diyorum. Bak, hiçbir şeyi yok."

Sol elimi gösterdim, sağ elimi arkama saklayıp sol elimi önünde salladım.
"Bu elin değildi ki?"

Gözlerimi kaçırdım. Yalan söyleyip kaçmak gibi bir hataya düşmemek için sustum. İkinci kez yalan söylemiş olmamı, hiç affetmezdi.

"A, değil miydi? Bak o kadar anlamamışım.."

Tam bana cevap verecekti ki, aramıza biri dahil oldu.

"SENİN NE İŞİN VAR BURADA ÇOCUK?! BEN SANA BURAYA GELME DEMEDİM Mİ?!"

O adamın sesini duydum. "Vera, hadi içeri gir abicim. Lütfen."

"Hayır, babam sana kızmasın! Ona söylerim ben!"

Onu tek elimle kucaklayıp içeri bıraktım. Üstüne kapıyı kapatmadan önce mırıldandım. "Bana kızmayacak, sen endişelenme. Hadi, ödevini falan yap."

Kapının kapanması ile ensemden tutulmam bir oldu. "Sen ne yüzle buraya gelirsin?"

Neden her defasında köpek gibi ensemden tutuluyordum?

"Vera ile konuşmalıydım."

"Senin benim kızımın yanında hiç yerin olmadı duyuyor musun?! Hiç! İstemiyorum ulan seni!"

Çimlerin üzerine doğru beni attığında, hiç istemediğim bir şey oldu. Sağ elimin üstüne düştüm. Üstüne düşmemle ağrısı katlanılamayacak seviyeye ulaşmıştı.

"AH! ELİM!"

"Numara yapma bana çocuk!"

"ELİM! YALVARIRIM DOKTOR FALAN ÇAĞIR! ELİM!"

İki adım geri attı. Hayır hayır, bunu yapma..

"Yalan söylüyorsun.."

Elim mesleğimi icra edemeyecek duruma gelirse tazminat davası açacağımı biliyordu. Yıllar önce bununla korkutmuştum onu. Hatta bir kez parmağım kırıldı diye açmıştım da.
Korkmuştu, bu yüzden korkmuştu.

Kemanist' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin