"Birileri provadan kaçtı demek! Kapı bile açık! Bu ne rahatl-" Rana önce yerdeki bana, sonra karşımdaki adama ve Ceylan'a baktı. Yanağımdaki kızarıklığı fark ettiğinde tekrar karşımdaki vasıfsıza baktı.
"Vefa, iyi misin?"
Çantasını köşeye attığı gibi yanıma geldi. "Dudağın kanıyor, nolur soğuktan kuruyunca yedim, de."
Dudağım mı kanıyordu?
"Soğuktan kuruyunca yedim."
Ceylan göz devirip ağzının içinde yalancı diye mırıldandı.
"Of, pamuk getireyim dur." Koşarak banyoya giderken Ceylan bana döndü.
"Evdeki her şeyin yerini biliyor mu?""Şey, Vera ile sen gidince ikimiz yerleştirdik devamını. O gün, malum."
"Romantik anlar oldu mu bari?" Konumuz gerçekten bu mu? Hı?
Bana kaş göz yaparken Rana geldi."Pamuğun yerini değiştirmişsin. Aramak zorunda kaldım. Neyse gel, seni temizleyelim pasaklı."
Kolumdan tutup kaldırdı ve oturma odasına yöneltti.
"Bu kız kim?"
"Hayret, oğlun hakkında bir şey mi merak ettin? Şahsen ben ikisinin birbirinden hoşlandığını düşünüyorum. Sadece daha fark etmediler. Umarım mutlu olurlar."
"Ben onun hakkında bir şey merak etmedim."
Kafamı çevirince Ceylanın omuz silktiğini gördüm. "Merak etmene gerek yok, etsen bile düğüne davetli değilsin. Kusura bakma."
Rana kızararak bana fısıldadı. "Ablanı susturmazsan pamuğu başka bir şey için kullanmak zorunda kalırım."
Başka bir şeyi anlamayan yoktur umarım.
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi engelledikten sonra konuştum. "Ceylaaan, yine hayal görüyorsun! Unuttun mu? Ben aşka tövbeliyim."
"Ne tövbesi Vefa? Aşk bu? Yanlış kişiler de olabilir. Yanlış kişileri doğru kişi gibi de sevebilirsin. Herkese yanlış olan sana doğru olabilir. Misal baban, herkese yanlış bir bana doğru. Sus Rüstem, tek kelime etme. Neyse, ama bence siz çok yakışıyorsunuz! VERAYA KARDEŞ LAZIM!"
Rana öksürük krizine girdiğine bir yandan sırtına vuruyor bir yandan da Ceylana laf yetiştiriyordum. "Çok lazımsa sen yap! Kızın yanında ne biçim konuşuyorsun? Ne bu beni everme merakın? Çıkar mısınız artık evimden!"
Burun kıvırıp bana baktı. "Aman, iyi ki kendi evine taşındın. Benim evime gelirsen ancak bunu görürsün," diyerek orta parmak çekti ve çıktı. Peşinden o adamda çıkıp kapıyı kapadı.
"Rana, daha iyi misin?"
"Evet, daha iyiyim. Ablan biraz fazla rahat."
"Öyledir, içindekini dışarı vurur, tutmayı sevmez. Kusura bakma."
"Önemli değil, dudağında bitti zaten. Şimdi asıl mevzuya dönebiliriz. Neden provaya gelmedin?"
"Canım istemedi."
Ellerim yine istemsizce arkama saklandı."Bir şeyler sakladığında hep bunu yapıyorsun."
Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. "Ne zaman bir şeyleri eksik söylesen böyle yapıyorsun. Yalan söylediğine henüz rastlamadım, ama eksik olan şeyleri söylerken ellerini saklıyorsun. Hatta Vera sana dayı, diyince de yapıyorsun. Anlatmak istemiyor musun, rahatlarsın?"
"Canını sıkmayayım şimdi," diye mırıldandım.
"Anlatmak istemiyorsun demek, ama bil ki Vefa sen hiç canımı sıkmazsın. Dinlerim, koşullar ne olursa olsun. Söz veriyorum, asla seni dinlemeden senin hakkında hüküm vermeyeceğim."
Gözlerimi kapıdan çekip ona çevirdim. "Gerçekten mi?"
Başı ile beni onayladı, "ayrıca ben sözünü tutan biriyim Vefa. Bil istedim."
Elindeki kirli pamuğu atmak için kalkacağı sırada elini tuttum.
"Gitme, gitme şimdi değil.""Çöp atıp geleceğim?"
Gözlerimi kaçırdım. "Atma, koy sehpaya. Orada kalsın."
Yanıma oturdu. "Pekâlâ, gitmeyeyim."
Tuttuğum elini bırakmadım. "Rana, ben korkuyorum."
Elimi okşadı, ama sarılmasına ihtiyacım vardı. Anlar mıydı ki? Bir baksam, anlardı sanki.
"Neden korkuyorsun?"
"Yalnızlıktan korkuyorum, karanlıktan korkuyorum, sevilmemekten korkuyorum ama en çok kendimden korkuyorum Rana."
Eli, elimden uzaklaştı. Bu sefer kolumu sıvazladı. Bir baksam, sanki anlardı sarılmaya ihtiyacım olduğunu.
"Sen yalnız değilsin, ben varım. Sevilmiyor değilsin, ben seviyorum. Karanlıktan korkmana gerek yok, ışıkları açık tutarız. Elektrikler gitse bile, bir adım arkanda ben varım. Kendinden korkmana da gerek yok. Vefa, gerekirse seni senden de korurum. Yemin ediyorum korurum."
Bu sefer cesaret edip gözlerine baktım. "Neden? Neden benim için tüm bunları yapıyorsun?"
Sarıldı, gerçekten anlayıp öyle mi sarıldı?
"Çünkü seni seviyorum."
"Ama, daha çok yeni arkadaşlığımız. Nasıl bu kadar iyi tanıyıp, sevebilirsin ki? Aklım almıyor Rana. Ablan, annen olacağım diyen insan göremiyor da sen nasıl görüyorsun?"
"Çünkü, o sana aşık değil Vefa, çünkü o her hareketini izlemiyor. Çünkü o ben değil."
"Se-sen?"
Daha sıkı sarıldı. "Doğru duydun, sana aşığım. Hemde ilk gösterine geldiğim günden beri. Hayranlık sanmıştım ama aşkmış Vefa. Büyüyünce anladım. Biliyorum, beni yeni tanıyorsun ama olsun. Bil, sana aşığım. Bu yüzden her mimiğini ezbere biliyorum."
Kollarımı kaldırıp sarıldım. "Şu an, bir ilişkiye hazır değilim. Ama söz, sana olan sevgime ihanet etmeyeceğim."
Hayır, bunlar benim sözlerimdi.
"Vefa, ne diyorsun?"
"Aşk diyemem, ama hoşlanıyorum Rana. Ama şu an ilişki için doğru bir zaman değil, hayatım alt üst oldu ve ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ama söz, çözer çözmez sana geleceğim."
Ellerini yanaklarıma koydu. "Gelmeyeceksin, çünkü ben senden hiç gitmeyeceğim. Gitmeyen birine gelemezsin Vefa. Şimdi müsaadenle, bir kez öpeyim."
Ne olduğunu anlamadan dudaklarını alnıma bastırdı. "Artık helalimsin," diyerek uzaklaştı.
"Açsındır sen şimdi, ne yapayım sana? Market alışverişinde tavuk aldık diye hatırlıyorum. Tavuk sote?"
Gülümsedim. "Olur, yardıma geleyim mi?"
Elimden tutup çekti, "her şeyi benim yapacağımı düşünmen ne hoş. Halbuki seni çalıştıracaktım."
Gülerek beni mutfağa doğru çekiştirdi.. Bu çok fazla şeyin başlangıcıydı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanist'
Cerita PendekPiyanist'in ikinci kitabıdır.. "Anlamıyorsunuz, sizin yardımınıza ihtiyacım var benim. Sıkıntımı herkese anlatamam. Yalnız bir yahut iki kişi. Sanatçı dünyasında yere düşeni kaldırmazlar Vefa bey. Benim güvenebileceğim bir siz varsınız."