32

52 8 2
                                    

"Vefa, bugün de mi kalkmayacaksın?"

Cevap vermek yerine pikenin altına girdim. "Canım, artık çıkman gerekmiyor mu? Bir hafta oldu."

Benden bir cevap alamayınca yataktan kalktı. Adım sesleri uzaklaşmak yerine, yakınlaştı. Pikeyi çekip gözlerime baktı.

"Yemek yemen gerek, hadi kalk lütfen."

Ceylanın dediği o yeni hayat saçmalıkları bana ağır gelmişti. Bir iş aramıştım, ama arıyor olmak bile bana ağır gelmişti. Ben piyanisttim bir kere, başka bir şey değildim!

"Rana, istemiyorum."

Saçlarımı sevip, gülümsedi. "Biliyorum, çok zor ama toparlanmak zorundayız. Lütfen, bir lokma yemek için kalk bari."

"Lütfen, yalnız kalmak istiyorum." Pikeyi geri başıma çektim. Çekiştirse bile yüzümü görmesine izin vermedim. Çünkü ağlamaya başlamıştım, beni bir kez daha böyle görsün istemedim.

Boğazımdan firar eden bir hıçkırık olmasaydı, anlamayacaktı da
"Bana kızar mısın bilmiyorum, ama bir psikoloğa gitmek ister misin? Belki... işinin ehli biri yardımcı olur?"

"Rana.. tek istediğim bu odada çürüyüp gitmek."

Ses gelmedi. Bir süre sonra adımlarının ve kapının sesini duydum.
Ne kadar daha o pozisyonda kaldım bilmiyordum, ama toparlanamıyordum. Gözümü ne zamam açsam arkada bir yerlerde çocukluğumu görüyordum.

Çocukluğumun ıslak gözlerini görüyordum. Bana bakıp 'annem nerede?' diyordu. Piyanoyu gösteriyor ve 'neden onu getirmiyorsun?' diyordu.
Ben kendi çocukluğuma ihanet etmiş gibi hissediyordum. Hiçbir hatam olmamasına, bu hikayedeki belki de en masum kişi olmama rağmen her şey benim suçummuş gibi hissediyordum..

Kapı tekrar açıldı. "Vefa, kahvaltı getirdim. Komodinin üstüne bırakıyorum."

Başka bir şey demeden odadan çıktı. Onu da üzmüştüm. Etrafımdaki herkesi üzmek dışında hiçbir şey yapamıyor olmak bok gibi hissettiriyordu.

Pikeyi açıp tepsiye baktım. Köşesinde bir not vardı. Uzanıp onu aldığımda ellerimin titrediğini fark ettim.

Vefa,
Bunları sesli dile getiremeyeceğim, çünkü ağlarım.
Gözlerimin önünde eriyip gitmene, ölmeyi istemene katlanamıyorum. Dayanamıyorum.

Vefa, senin hayattaki tek dayanağın annen, piyanon ya hani. Benim hayattaki tek dayanağım da sensin.
Kendin için yapamıyorsan bile benim için, bir iki lokma ye olur mu?
Zaman hiçbir halta yaramıyor ama, belki bu seferlik yarıyormuş gibi yapabiliriz.

Notu biraz daha sıkı tutmama sebep oldu, yazdıkları. Sonra ne olursa olsun, iki yakam kanda da olsa sırf onun için ayakta kalmam gerektiğini anladım.

Zordu, benim için annem tekrar ölmüştü. Ama bu, sanırım artık bunu aşmak zorundaydım.

Hi everyone!

Kemanist' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin