Yavaşça gözlerim kapanırken hiç fark etmemiştim seslendiğini, sadece ortamdaki huzuru tadarak uyuya kalmıştım
- Uyuma, uyuma şimdi olmaz... İyi geceler minik sincap~
Sabah uyandığımda camdan yüzüme güneş ışınları geliyordu. Kendi yatağımda uyanmıştım. Gözlerimi tam açamadan kalkamaya çalıştığımda bir şeye çarptım, pardon birine.
- Özür dilerim görmemiştim seni
Hâla uyanmaya çalışıyordum. Saçım başım dağınıktı ve yüzüme gelen güneş ışınları sabah sabah hiç çekilmiyordu, sinir bozucuydu bu. Perdeyi kapatmak için hafif öne doğru uzandığımda hâla yatağımda oturan Minho elimden tutmuştu. Ne olduğunu anlayamadan dudaklarımın üstündeki ağırlığı hissetmem bir olmuştu. Uzun süre bunu bekliyormuşum gibi hemen karşılık verdim ama buna rağmen geç kalmıştım, Minho yavaşça kafasını geriye çekmişti. Salakça bir gülümseme yayılıyordu suratımda ve buna engel olamıyordum bile. O sırada sırıtan suratıma bakıp gülmeye ve peşinden bana doğru yavaşça eğilip nefesinin dudaklarımın üstünde dağılmasına neden oluyordu. Sonra beklemeden ben saniyelik bir hareket yaparak öpmüştüm onun dolgun güzel dudaklarını. Tabii şaşırmış gibi duruyordu şu an ama aldırış etmedim. Minho bu sefer geriye çekilerek konuşmaya başladı
- Onları öpmeseydim, en azından şimdi, gün boyunca kendime lanet okurdum. Hem yazık da olurdu. Aşağıya gel kahvaltı hazır~~
Aradan uzun bir zaman geçmişti. Yemeğimizi yemiştik ve Minho'ya gelen telefonla beraber gitmek zorunda kaldı. İşim var demişti. İş de ne iş, adam öldürme
Aslında burada kaldığım sürede ondan bir şeyler öğrenebilirdim. Kendimi savunmak için. Ve kardeşim hiç bir suçları yokken annemi ve babamı öldürmüştü. Şu an hapishanede olması pek bir şey değiştirmiyordu. En son iki sene önce yanına gitmiştim, gitmek zorunda kalmıştım. Bana kaçış planları yaptığını ve çok kısa süre sonra oradan çıkacağını söylemişti. Bu konulardan Minho'ya bahsetmemem gerekiyordu çünkü izin vermezdi o zaman. Sadece bazı durumlarda kendimi korumam için bir şeyler öğretmesini isteyecektim ondan. Belki daha sonra anlatırdım tüm bu olanları
Gecenin geç saatlerinde gelmişti eve. Onu beklemiştim sorumu sorabilmek için. Yorgun da olsa onca bekleyişi boşa çıkarmak istemedim
- Bana da öğret
- Neyi
- Adam öldürmeyi, kendimi korumayı. Daha geçen dedin başına her türlü şey gelebilir diye
- Tamam. Yarın bir iş var, beraber gideriz
- Teşekkür ederim
Bu oldukça basit olmuştu. Ya da yorgun olduğundan beni başından savmak için kabul etmişti.
*************
Gecenin bir yarısı, belkide güneş doğdu doğacak ama ben zar zor uyuyabilsemde şu an yatağımda hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Sesimi duyurmamak için çabalıyordum ama çok geç gibiydi. Minho gözlerini ovalayarak uzaktaki yatağından bana bakıyordu. Olayı anlaması zor olmamıştı. Hemen koşarak yanıma gelip ellerini belime dolayarak sarılmıştı bana.
- Ne oldu, neden ağlıyorsun
- Geçen buraya gelirken bir rüya görmüştüm. Sen uyandırmıştın hepsini görememiştim. Ama şimdi hepsini gördüm. Bir adam vardı, bize ters ters bakıyordu. Sonra bir anda gelip seni öldürüyordu peşinden be-
- Şşşşh tamam boş ver geçti. Hepsi bir kabustu
***********************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Love || Minsung
RomanceLee Minho hiç beklemediği bir zamanda karşılaşmıştı Han Jisung ile. Her ne kadar ilk gördüğü an onu öldürmesi gerekse de öldürmemişti, öldürememişti... Daha sonrada fark etmişti bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu... [010122] ~ [200322] #97 psik...