- Jisung! Anlat bana
Evet işte gece şimdi başlıyordu..
- Neyi anlatıyım
- Bugün kahvaltıdan sonra kendinde değilin, bana Lee Minho demeler falan, onunla aynı odada yatmam demen. Sana bir şey yaptıysam söyle, bilmek istiyorum
Daha evdeyken Hyunjin ile konuşurken beni kendinden uzak tutmak istiyordu. Şimdi ne değişti? Hiçbir şey değişmiş olamaz. Hem benzin istasyonundaki o hâli.. Beni en çok korkutan şey de bu. Ya tekrardan bir canavara dönüşürse, ya bana silah doğrultursa
- Hiçbir şey olmadı sadece uyumak istiyorum
Üstümü çıkartmadan yattım yatağa ve arkamı döndüm. Gözlerimi kapattığımda odanın ışığını da söndürmüştü Minho. Sonra da yatağa oturmuştu. Yattmıyor gibi duruyordu, belki vücudu bana doğru dönüktü, belki de sırtını yatak başlığına yaslamış oturuyordu
- Sen ne kadar dinlemesen de ben konuşucam. Öncelikle evde Hyunjin ile konuşmalarımızı duymuşsundur. Zaten duymasaydın böyle davranmazdın bana. Evet seni sevmek istemiyorum. Beni sevmeni istemiyorum. Sana zarar vermekten korkuyorum. Bugünki gibi... Benimle yatmak istememeni de istasyondaki halimden dolayı olmasına yorumluyorum. Hastayım, Yoon'un değimine göre. Sadece Soo Min'i öldürdüğüm için öyle diyo. Ama gerçekte de öyleyim. Hastayım ben. İnsanları öldürmekten zevk alıyorum. Biliyorum bu kulağa garip gelio ama böyle. Hatta hastane olayı.. O gün canım istediği için öldürdüm onca insanı. O anki ruh hâlime sorsaydın pişman olmazdım. Ama o tuh hâlinden çıkınca öyle rahatsız edici oluyor ki, suçsuz insanları öldürmek. Bugün de suçsuz birini öldürdüm.. Bunun acısını taşıyorum ben, her gün, her saat. Soo Min'e veya dün akşam öldürdüğüm uyuşturucu ile insan öldüren adamı veya bugünki tuvalette adamı öldüreni öldürdüğüm için pişman değilim, onlar gerçekten hak etmiş olanlar çünkü..
Her şeyi duyuyordum. Sesi değişmişti. Ağlayacakmış gibi, belkide ağlıyordu. Ama aklımdaki asıl soru bu değildi. Soo Min meselesi ve küçükken ne yaşadı da insanları öldürmekten bu kadar hoşlanıo. Oturu pozisyona gelerek arkamı dönmüştüm ama ona bakmıyordum
- Soo Min ne yaptı
Birden ağlama sesini duyduğumda üstüne doğru eğilip kafamı göğsüne doğru koyup sıkıca sarılmıştım.
Şimdi ise odada onun iç çekişleri ve benim sakinleşmesi için söylediğim şarkı vardı
'And I wanna cry, I wanna fall in love
But all my tears have been used up'Aradan kısa bir süre geçmişti. Bu sefer şarkının devamını Minho getirmişti
'On another love, another love'
- Tüm gözyaşım başka bir aşkta tükenmişken seninle birlikte tekrardan aktılar. Seni sevmek istiyorum, ama sevemiyorum Han Jisung..
- Ama ben seni seviyorum.. Lee..Min..Ho
******************
Sabah olmuştu çoktan. Ben uyanmıştım, yüzüme yansıyan güneş yüzünden. Ama hoşuma gidiyordu bu sefer.. Çünkü sevdiğim adamın kollarındaydım, kolları belimde birleşmişti ve düzgün nefes alış verişleri de ayrı bir hoşuma gidiyordu.
Ama birden nefes almamaya başladı. Hızlıca kalkıp kontrol etmek için elimi burnuna götürücekken gülmeye başladı
- Öldün zannettim gülme
- Bana ne kadar aşıksın kontrol ettim
- Ne kadar aşıkmışım
Tekrardan göğsüne yatarak sormuştum sorumu ama o cevap verirken beni geri kaldırmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Love || Minsung
RomanceLee Minho hiç beklemediği bir zamanda karşılaşmıştı Han Jisung ile. Her ne kadar ilk gördüğü an onu öldürmesi gerekse de öldürmemişti, öldürememişti... Daha sonrada fark etmişti bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu... [010122] ~ [200322] #97 psik...