Nefes nefeseydi Chan Hyung ve bu beni korkutuyordu
- Jisung.. Jisung arkadaşın Felix ve Changbin.. Ve de kardeşin. Senin evinde olmuş olay
- Ne olmuş ne diyorsun. Changbin ve Felix iyi mi?
- Kardeşin mi var? Neden haberim yok Jisung
Minho'nun en son sorduğu soruyla herkes susmuştu. Ben ise içimden cevabımı toparlamaya çalışırken Chan Hyung tekrardan konuşmaya başladı
- Kardeşin evinde Felix'i vurmuş, silahla. Daha sonra kaçmış. Ama gidiceği bir yeri olmadığı için geri senin evine gelmiş bu sefer ev boşmuş çünkü Changbin Felix'i hastaneye götürmüş. Korkulucak bir durumu yok. Felix iyi. Ama asıl endişe ediceğimiz şey farklı. Kardeşin Jun, Felix'i sen zannedip ateş etmiş. Ama Changbin onu engellemeye çalışırken nişan aldığı yere değil de omzuna gelmiş kurşun.
- Jun mu? O pislik nasıl çıkmış cezaevinden. En son plan yapıyordu ama başarabiliceğini zannetmiyordum. Geçmişi unutamayan piçin önde gideni. Ama bütün bunları nerden biliyorsun
- Felix Avusturalya'dan arkadaşım. Beni sana hiç anlatmadı mı
- Hayır anlatmadı. Sadece Changbin'i anlatım durdu. Sonunda tanıştığımız günde de Minho evimdeydi zaten
- Ama benim senin yanımda olduğumu nerden bilio? Veya onun benim arkadaşım olduğunu nerden biliyorsun
- Minho sağ olsun. Felix'i önceden gösterdiğim fotoğraflardan dolayı tanımış bana haber verdi. Ben de arayıp arkadaşın emin ellerde dedim. Şimdi ise onun güvende olması gerek. Jun seni bulabilmek için onu kullanıcak
- Anlamıyorum bu çocuk ne inatçı bir şey
- Bana hâla neden bir kardeşinin olduğunu benden sakladığını söylemediniz Jisung Bey
- Anlatıcam tamam
Herkes yerine oturmuş beni dinlemeye hazır bir şekildeyken başladım
- Geçmişim tahmin ettiğiniz kadar temiz değil. Benim de elim kana bulandı. Hem de anne babamın. Çok uzatmadan açıklıyıcam. En yakın arkadaşım dediğim kişi anneme ve babama gay olduğumu yetiştirmiş hemen. Ona söylediğim ilk gece. Güvenmiştim. Ama tam bi şerefsizmiş haberim yokmuş. O günden sonra günüm hiç aydınlanmadı. Okulda dışlandım evde dışlandım. Dışarıya okul dışında çıkmam yasaktı. O sıralar 9. Sınıftım, Jun ise 7. sınıftaydı. Beni anlamıyor olsa da destek veriyordu. İyi anlaşıyorduk aslında. Daha sonra annem Jun ile fazla zaman geçirmeme kızmıştı, onu da yoldan çıkartırım diye. Beynini yıkadılar çocuğun benden nefret ettirdiler. Annem gilin bana koyduğu yasaklar çoğalmaya başladı. Dışarı alışveriş yapmaya çıkarlarken beni evde bırakıyorlardı üstüne bir de kapıyı kilitliyorlardı. Bu durumumu gören arkadaşım daha sonradan bize ziyarete geldi ve pisman olduğunu vicdan azabı çektiğini söyledi ama nafile
- Nasıl bir R yaptıysa o pu-
- Lafını kesme şu çocuğun sonra söversin
- Ben de onu evden kovmuştum. Tabii çıkarken sözde annem ve babama laf edip çıkmış. Bunu da Jun duymuş tabii. Artık 11. sınıfa geçtiğimde cezalar artarak şiddete kadar gitmişti. Son damla ise kafamda kırdığı tahta sandalyeydi. Çok fazla kan kaybetmiştim ama buna rağmen zor da olsa nefes alıyordum. Bir kelebeğin 48 saat sonraki son çırpınışları gibi. Ama ben yaşamak için çırpınıyordum. Sonunda iyileştiğimde ise aynı sandalyeyi eski haline getirmiştim. Ve babam yanıma geldiğinde onun kafasında kırmıştım. Tabii benden daha dayanıksızmış beyefendi. Oracıkta kan kaybından öldü. Annem ise yanıma geldiğinde bunu nasıl yaparsın diyip babamın belindeki silahı çıkartıp bana doğrulttu. Şahsen şanslıydım. Annem silah kullanmayı bilmiyordu. O ateş etmeye çalışırken elinden alıp gözlerinin içine bakarak kalbine ateş ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another Love || Minsung
RomanceLee Minho hiç beklemediği bir zamanda karşılaşmıştı Han Jisung ile. Her ne kadar ilk gördüğü an onu öldürmesi gerekse de öldürmemişti, öldürememişti... Daha sonrada fark etmişti bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu... [010122] ~ [200322] #97 psik...