3.Bölüm Kesit

79 60 7
                                    

🌕

"Günaydın, ateş kıvılcımı." dedi arkamdan gelen bir erkeksi ses. Sesi sanki dublaj yapılmış gibiydi.

Korku kulaklarıma dolan sesiyle tüm bedenimi sarmıştı bir sarmaşık gibi. Sarmaşığın yapraklarının zehri tüm kanımı emdi. Ve damarlarımı kendi zehri ile doldurdu. Kalbim pompaladığı şey zehir olduğu için durmak istedi. Tıslayarak deliğinden çıkan yılan sürünerek kalbimin olduğu yere doğru ilerledi ağır ağır.

Hareketsiz kalan bedenim sadece titriyordu. Hareket eden tek şey ise titrememle ses çıkaran zincirdi.

"Ben bugünü kaç yıldır bekliyorum biliyor musun?" Sesi o kadar alaycı ama sertti ki duvara çarpmış gibi hissediyordum. Acımasız bir duvara. "Altı bin dokuz yüz otuz sekiz gün." diye ekledi sinirli bir mırıltıyla.

Yılanın göğüs kafesime yaklaşmasıyla kalbim sıkıştı.

"Zor oldu beklemek." Soğuk nefesi boynuma dokunduğunda irkildim.

Sol tarafımdan tam önümde durdu adımları. Ayın yayabildiği ışık yüzünü aydınlatmıyordu. Sadece benim çok yakınımda bulunan bir silüet gibiydi.

Hareket etmek istedim korkuyla. Bana yaklaşmasına izin vermemeliydim. Ellerimi kendime doğru çekmeye çalıştım ama zincirin bileklerimi acıtmasından başka bir işe yaramadı. Gözümden akan yaşları yeni fark ettiğimde artık çok geçti. Çoktan gözlerim ağrımaya başlamış kirpiklerimin ucundan damlayan her bir yaş boynumdan aşağı doğru süzülerek intihar etmekteydiler.

İki kolunu da ağacın kütüğüne yaslayarak yüz yüze gelmemizi sağladı.

Kalbimi koruyan kafes daraldı. Yılansa durdu sakince.

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Alınlarımız neredeyse değecekti. Ölmek, şu anki yaşadıklarımdan çok daha masum geliyordu.

Gözlerinin rengini istemsizce fark ettim.

Mavi.

Maviydi gözlerinin rengi. Yapay ve soğuktu bakışları.

"Son sözünü söyle ateş kıvılcımı. Az sonra gidiyoruz." dedi mırıltıyla.

Karanlığın Cam Kırıkları- RetrouvaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin