۲

89 55 8
                                    

Dip not: En son attığım bölümler kısa ama bundan sonra atacağım bölümler uzun olacak. En az beş bin kelime gibi. <3

Acı vardı göğüsümde. 

Yalnızlık vardı göğüs kafesimin hemen içinde. 

Kalbim bedenime giren kurşunla kan pompalamayı bıraktı sakince. Teslim olan bir şah gibiydi. Bu satrançtaki benim oynadığım vezirdi. Vezir, her şeyi yapabilen ama başta olamayandı. Her zaman ikinci plandaydı. Mat yapılabilecek tek oyuncuydu şah. Hayatımın merkezi kalbimdi. 

Oyun bitmiş miydi?

Hayatımın bir oyun olduğunu yeni fark ediyordum. Şah kalbimi temsil etmemeliydi. Beni temsil etmeliydi. Ruhumu, benliğimi.

Kalbim hedef alınmıştı oyunu bitirmek için.

Ve kalbime denk gelmiş midir bilmiyordum ama çok yakındı. Beni öldürebilecek kadar yakın ve aradığım ışık kadar uzaktı. 

Kafama aldığım darbe ile şah devrildi. Tahta zeminde döndü ve durdu kalbim gibi.

Vücudumdaki uyuşukluğun yerini karanlık aldığında nefesim kesildi.

Zifiri karanlık.

Kayışları kopan anılarım  hücum ettiler gözlerimin perdelerine. Hepsini son kez izliyormuş ,biliyormuş gibi hissediyordum nedense.

Hayatınızın her anını son kez izlediğinizi düşünün. Kötü veya iyi fark etmeksizin hepsini. Gitmeyin diyebilir miydiniz? Ya da onlar sizi dinler miydi? Benim hayatımın anıları cam kırıkları gibiydi. Yere düşüp tuzla buz olmuşken nasıl tekrar birleştirebilirdim ki?

Her insanın birden fazla dönüm noktası olurdu. Benim öyle bir dönüm noktam olmuştu ki artık iki ayrım yoktu seçeneklerimde. Bir tane yönde ilerliyordu kaderim. Kaderimin ayak izlerine basarak arkasından gitmiştim ben de. Yanlış yapmış gibi bir pişmanlık oluştu anılarım teker teker kaybolurken.

Son pişmanlık fayda etmez, diye bir söz vardır ya benim için şuan geçerliydi bu söz.

Sona doğru ilerliyordum. Anlıyordum. Hazır mıydım? Peki ya cesaretim var mıydı kaçmaya bu sondan?

Kalbim durdu. Nefes alamadım. Bağırışlar fısıltı gibi kulaklarımda uğuldadı. Göğüsüm havaya kalktı indi hızlıca. 

Bir saniyeliğine zaman durdu sanki.

Düşündüm o saniyenin saliselerinde. Bana oynanan oyuna karşı duruşum bu mu olacaktı. 

Asla!

Kaybettiğim taşlara rağmen şahı mat pozisyonundan kurtardım. 

Vezir yerine kalbimi devrettim. Yaşar mıydım bilmiyorum ama yaşarsam şah olarak devam edecektim hayatıma.

...

(4 gün sonra)

Göz kapaklarımın bile karartmaya yetmediği ışıkların varlığı çarpıyordu kirpiklerime. Ağrıyan göz kapaklarımı açıp kapattım defalarca. Boğuk olan görüntü yavaşça sislerden arındı ve net olmasa da iyi görmeye başlamıştım. 

Ağrı damarlarımdaki kanda dolanıyordu. Dudaklarımın arasından dökülen kısa bir inilti yavaşça dudaklarımdan süzüldü. 

Kaç gündür günlük rutinim bu şekildeydi. Tam olarak neredeydim onu bile bilmiyordum. Zaten her gün uyumakla geçmişti. Ara ara uyanıp tekrar kapamıştım gözlerimi. 

Derin bir nefes alıp geri verdim. Odanın içini incelemeye başladım o anda. Beyazın ahengiyle döşenmişti. Bana bağlı olan bir sürü kablo vardı. 

Ve yanımdaki koltuktaki bana bakan iki çift gri göz.

Gözlerinden akan yaşları umursamadan yanıma geldi. Elimi ellerinin arasına aldı. 

"Şura..." dedi o çok tanıdık gelen bir tını ile.

Anılar yerleşti, yıkıldı, kuruldu. 

O an onu hatırladım.

Halam Beliz.

Yine ve yinee merhabalar. 

Nasıldı bölüm? Size bir şey diyeyim mi asıl KCK şimdi başlıyor. 

Bölüm hakkındaki soruları buraya alayım.

Tahminleri de şuraya.

Bir daha ki bölüm asıl filmimiz başlıyor. Buraya kadar tanıım diyebiliriz. Ya da sonun bir başlangıcı. Bakalım neler olacakk?

<333

Karanlığın Cam Kırıkları- RetrouvaillesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin