Bazen gerçekten geleceği merak ettiğimiz zamanlar olur ya... Bilirsiniz o anları bence. Normal şartlar altında bir şansım olsa geleceği kesinlikle öğrenmem ama işte bazı geceler içimi kemiren bir şeyler olurdu hep. Ben ne için yaşıyorum? Değecek mi yaşadıklarıma bu kadar şey? Yani birkaç ay sonrasında veyahut birkaç yıl sonrasında mutlu olabilecek miyim gerçekten, bilmiyorum. Eğer mutluluğun kapısını gerçekten yine aralayamazsam karanlıkta yoluma devam etme gücü bulur muydum kendimde, onu da bilmiyorum.
"Bunu üstüne kapat, geceleri soğuk oluyor." dedi Leman bana bir yorgan uzatırken. Uzandığım sedirde doğrulup onun bana verdiği yorganı aldım. Yol yorgunu olduğumuzdan dolayı akşam yemeğinden sonra odalara dağılmamız sorun olmamıştı, ve ben yaklaşık dört saat falan uyuyup herkesin asıl uyuma kararı aldığı saatte uyanmıştım. Diyorum ya size, ben ayak uyduramıyorum bir şeylere ya.
Leman üstünü değiştirmiş ve yatağını hazırlıyordu. Sedirde tekrar uzandım ve saçlarımla yüzümü kapatıp uyumak istedim. Ne rüya gördüğümü hatırlasam belki devamını düşünerek uykuya dalabilirdim ancak o da aklımda yoktu. Işığın kapandığını gözlerime sızın ışığın kaybolmasıyla anladım. Saçlarımı yüzümden çekip tekrar tavana çevirdim bakışlarımı. Penceren içeri sızan ay ışığı tül perdenin desenini gölgelendiriyordu tavana. Ellerimi karnıma kapatıp aynı anda gözlerimi de kapattım. Aklıma okuduğum son kitabı getirmeye çalıştım. Zihnimde belki Türkçe bir kitap olmasını umuyordum ancak bırakın Türkçe'yi herhangi bir dilde herhangi bir kitap dahi belirmedi. Kim bilir en son ne zaman kitap okumuştum?
Yavaşça tekrar doğruldum. Sedir hemen pencerenin önünde olduğundan dolayı dizlerimi kendime çekip tül perdeyi aralamamla dışarıyı görme fırsatı yakalamıştım kendimde. Muhtemelen şehirde olmadığımızdan temiz havanın da vermiş olduğu etkiyle yıldızlar gökyüzünde net olarak görülebiliyordu. Babamın bana yıldızların ormanlık ve köy alanlarında daha çok görüldüğünü söylediğinde beri severdim böyle yerleri. Bakışlarım evin bahçesine kaydığında salıncaklarda oturan birini fark ettim. Çok uzun sürmemişti onun Derin olduğunu anlamam. Muhtemelen o da benim gibi baya uyumuş ve şimdi de istemsizce uyanmıştı. Gerçekten odayı kaplayan çok hafif bir soğuk vardı şu an, dışarısı da muhtemelen soğuk olmalıydı.
Yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım. Leman arkasını dönerek uyuduğu için ses çıkartmazsam beni fark etmezdi muhtemelen. Üzerimdeki eşofman ve ince kazağı çıkarmadan bu sabah bağladığım şalımı aldım elime. "Onunla uğraşma, yazma var şurada." diyen sesle irkilmem bir olmuştu. Bakışlarım tekrar Leman'a döndüğünde onun da sedirde doğrulduğunu gördüm. Ses de çıkartmamıştım oysaki. "Saate bakmak için dönünce fark ettim seni." dedi kısa bir açıklamayla ve hemen sonrasında ayağa kalktı. Vitrinin önünde durup içinden bir şey çıkarttığında odaya vuran ışık sayesinde onun kırmızı desenli bir eşarp olduğunu fark etmiştim. Bana vereceğini fark ettiğim anda bileğimdeki tokayla bağladım saçlarımı.
Yazmayı bana uzatırken elinde başka bir şey daha var. "Aa bak burada bir tane daha varmış." dedi fular tarzı bir şeyi bana uzatırken. Etrafından sarı renkli pullar vardı. "Ne bu?" dediğimde tekrar az önce uyuduğum sedirimin üstüne oturmuştum. Kazağım boğazlı olduğundan yazmanın iki ucunu arkadan doladım sadece, kazak sayesinde boğazım da açık kalmayacaktı. "Keşan diyoruz biz aslında ikisine de, Karadenizli olan kadınların çoğunda vardır bunlar, buraya özgü." dedikten hemen sonra "Denemek ister misin?" diye de sordu. Dışarı gidecek olduğumu hatırlasam da bu durumu erteledim Leman'ın ışığı yakmasıyla.
Elindeki fuların ucunu hafifçe katlayıp alnımın üstünden başörtünü ucuna yerleştirdi. "Kaç yaşındaydın Vera?" diye sordu bu sırada da. Tahminimce bandananın uçlarını arkadan bağlıyordu. "Yirmi altı, sen?" diye sorduğumda "Yirmi beş." diye cevap verdi bana. Sonrasında da geri çekilip "Çok güzel oldun." dedi gülümseyerek. Şu anki halimi gerçekten merak ediyordum ama sanırım odada ayna yoktu. "Bir rimel, bir de ruj. Sen burada böyle gez yaz boyu." dedi Leman gülerek kendi yatağına otururken. Daha yeni fark ettiğim ufak bir iz vardı çenesinde. "Çenene noldu?" diye sorduğumda kaşlarını çatarak elini çenesine attı. Hemen sonra aklına gelmiş gibi gülerek geri çekti elini. "Ya buralarda oturan birinin küçük bir kızı varda. Boya yaparken elini yüzüme sürünce böyle oldu, boya da kolay geçmedi." dedi benim onun bir yara izi olduğunu düşünmemi haksız çıkartarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZİ
Romance"Çok güzelsin. Yemin ederim çok güzelsin ve ben buna yıllarca ağlayabilir, her görüşümde ilk günki gibi vurulabilirim." * "Sen ki viran olmuş bir şehri yeniden inşa eden adam..." 11.12.2021 🍀