Rüya gibi geçen bir hafta olduğunu çok rahat söyleyebilirim size. Uzun zamandır hiç bu kadar hareketli olduğum zamanlar geçirmemiştim. Lemanla bu bir hafta inanılmaz iyi anlaşmamızın bu haftanın güzel geçmesindeki en büyük etkenlerden biriydi tabi ki. Son birkaç gündür her gece ikiye veyahut üçe kadar oturup çok iyi sohbetler döndürüyorduk. Tabi bundan dolayı da ertesi sabah kalkmak çok zor geliyordu. Bugüne kadar tek bir gün sadece çay toplamaya girmiştik, o da beni inanılmaz yormuştu. O günden çıkardığım ders ise bizim burada geçireceğimiz tatil Sevda teyzelerin pek işine yaramayacağımızdı. Ama onlar da bize güvenmediklerini apaçık dile getirip, tabiri caizse bizi salmışlardı.
Sevda teyze, Nergis teyze, Elif teyze ve Leyla anneanne çoğunlukla çay toplamaya gidiyorlardı, oradan para kazandıklarını söylemişlerdi. Anladığım kadarıyla bir çay fabrikası için çalışıyorlardı ve ücretlerini günlük aldıklarından dolayı bir gün gidip diğer gün gitmeseler de oluyordu. Ancak Elif teyze haricinde diğerleri bayram sonra her gün gitmişlerdi, Elif teyze ise alışık olmadığı için ara ara evde kalmayı tercih ediyordu. "Mutfak tamamdır." dedi Leman ben salondaki süpürme işini hallettiğimde. Sabah herkesin kahvaltıdan sonra yaylaya geçmesiyle evi toparlama işi de bize kalıyordu. "Salon da tamam." dedim elimdeki elektrikli süpürgeyi salonun karşısındaki küçük odaya bırakıp tekrar salona geçtiğimde. Leman da kendini koltuklardan birine bırakmıştı.
"Hale abla ne zaman gelir acaba? Otobüsle mi gelecek onu bile bilmiyoruz." dediğinde ben de diğer koltuğa uzanmıştım bile. Derin'in hiçbir işi kesin olmadığından onlar da nasıl geleceklerini, Derin'in gelip gelmeyeceğini söyleyememişlerdi bize. "Acaba bugün burada takılmayı kabul mu etsek? Şimdi evden çıkarsak ve Hale abla gelirse kapıda kalır." dediğimde zaten yapacak başka bir şey olmadığından itiraz etmemişti Leman. "O zaman Gizemleri eve çağırayım ben işleri yoksa? Hem yazık kız o kadar işin arasında biraz evden uzaklaşsın, rahatlar." dediğinde bu evde yalnız olmamızdan daha iyi bir fikir olduğu için kafamı sallamıştım.
Bu sırada Leman da sehpadaki telefonuna uzandı. Sanırım Gizem'i arıyordu. Onunla buraya geldiğimin üçüncü günü tanışmıştık, çok hoş ve güzel bir kızdı. Bir buçuk ay sonra Leyla anneannenin yaşadığı köyde düğünü olacağını söylemişti. Leyla anneanneyle aynı köyde oturanlarının çoğunun da buralarda bir yayla evi olduğunu öğrenmiştim böylece. Ayrıca beni şaşırtan bir diğer konuysa Gizem'in aslında bir Gürcü olmasıydı. Sık sık aslında kendi kültürüne ve diline dair çok bir şey bilmediğini dile getirirdi ancak söylediklerine göre ailesi Gürcüce bilip konuşuyorlardı.
Onun sayesinde bilmediğim birçok bilgiyi de öğrenmiştim. Türkiye'deki Gürcülerin büyük çoğunluğunun Artvin'de yaşadığını ancak ailesinin bir süre Artvin'de yaşadıktan sonra bir komşuları vasıtasıyla Rize'ye geldiklerini öğrenmiştim. Bildiğim kadarıyla onların Türkiye'ye gelmeleri dedesinin dönemine denk geliyordu, annesi ve babası da Gürcistan hakkında dedeleri ve nineleri kadar bilgi sahibi değilse de Gizem'den daha çok şey biliyorlardı. İki sene önce karşılaşıp tanıştığı bir adamla evlenecekti bir ay sonra. Rize'nin adını unutmuş olduğum ilçelerinin birinin merkezinde çalıştığını söylemişti Gizem nişanlısının, o yüzden nasıl biri olduğunu muhtemelen düğüne katılırsak o zaman görecektik.
"Geliyorlarmış." dedi Leman koltuğun yastıklarından birine sarılırken. Sanki hiç uyumamış gibi bakıyordu yastığa. Onun bu haline gülümsedikten sonra Gizem gelene kadar en azından mesajlara cevap vermeye karar vermiştim.
Natasha: Çektiğin fotoğrafları bana da at Vera.
Natasha: Çok merak ediyorum oraları.
Natasha: 1 senelik Erasmus süremde bütün Türkiye'yi gezmem imkansızdı.
Natasha: İstanbul ve Bursa dışında bir yer bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZİ
Romance"Çok güzelsin. Yemin ederim çok güzelsin ve ben buna yıllarca ağlayabilir, her görüşümde ilk günki gibi vurulabilirim." * "Sen ki viran olmuş bir şehri yeniden inşa eden adam..." 11.12.2021 🍀