1.9.

642 38 3
                                    

İnanın 8 bin kelimeyi nasıl yazdım ben de anlamadım ckdndkdndkjd

*

Gözlerime çöken ağırlıkla beraber uyumak için kaç defa dua ettim, inanın sayamadım. O kadar olayın ardından Derin'le beraber hastane koridorunda sandalyelere çökmemizin üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmalıydı, zamanını kestiremedim. Bir ara gözlerim kapanmaya başladığında başımı Derin'in omzuma yaslamamak için direnmemiştim bile. Yavaşça başımı omzuna yerleştirdiğimde hiçbir şey demeden kıpırdanıp benim rahat edebileceğim şekilde oturmasıyla o sırada uyumadığını anlamıştım ama bunun üzerinden çok uzun zaman geçmişti. Şu an uyuyor muydu bilmiyorum ama o da rahatsız olmasın diye gözlerimi açıp başımı çekmemiştim. Tamam belki yerimin rahat olmasının da bunda payı vardı ama bu biraz olsun boynumun tutulduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Bilmem kaçıncı defa bir şeyler düşünerek uykuya dalma çabamın henüz başlarındayken ismimi çok da uzaktan gelmeyen bir ses tarafından duymuştum. "Vera, Derin." Nergis teyzenin sesini duyduğumda gözlerimi açmak istedim ama üzerime çöken uyku buna birkaç saniyeliğine izin vermedi. En azından Derin uyanana kadar ben de uyuyormuş gibi davranırım diye düşünmüştüm fakat "Şşş, sessiz olun Vera uyuyor." diye fısıldayan Derin'in sesini duymamla onun da benim gibi uyuyamadığını anlamıştım. Ayrıca uyanık olduğunu belirten tek bir hareket dahi yapmamıştı son dakikalarda hiç.

"Uyanığım." dedim kendime gelmek için elimi gözlerime götürüp ovduğumda. Çok büyük bir ağırlık vardı gözkapaklarımda ama yine de gözlerimi açmak için çaba gösterdim. Üzerimizde bir hemşire tarafından örtüldüğünü hatırladığım sarı renkli bir battaniye vardı fakat gözlerimi açmamla bu battaniyenin sadece benim üzerime kapatılıp omuzlarıma kadar çekildiğini görmüştüm. Demek ki bir ara Derin onu tamamen benim üzerime kapatmıştı ve ben birkaç dakikalık da olsa bunu hissetmeyecek bir uykuya dalabilmiştim.

"İyi misiniz çocuklar? Haberi aldığımızda aklımız çıktı, nasıl geldik inanın anlamadım." dedi Elif teyze ikimizin de yüzüne dikkatle bakarken. Battaniyeyi aldıktan sonra ayakkabılarımı çıkartıp dizlerimi kendime çekmiştim ve battaniyeyi dizlerime tamamen örtmüştüm. Ondan dolayı şu an bacaklarımda da hafif uyuşmalar vardı ki bunu dizlerimi hareket ettirmeye çalıştığım ilk anda fark etmiştim. Battaniyeyi omuzlarımdan indirdiğimde başımı da Derin'in omzundan kaldırdım. Bu hareketimle o da oturduğu yerde yavaşça doğrulup elini ensesine atmıştı. Muhtemelen hareket edemediğinden dolayı onun da boynunda tutulma olmuş olabilirdi. "İyiyiz, iyiyiz de siz nasıl öğrendiniz burada olduğumuzu?" diye sordu Derin annesine bakarak.

Elif teyze, Nergis teyze, Ozan ve Leman gelmişti buraya anladığım kadarıyla apar topar bir şekilde. Gece eve gitmeyip üstüne bir de haber vermek aklımıza dahi gelmediğinden onları çok telaşlandırmış olabilirdik. "Onlarca kez aradık sizi, insan bi' haber verir çocuklar. Komiser sizin telefonunuzu açıp olanları anlatmasa aklımdan geçen kötü senaryoları durduramazdım inanın ki." dedi Nergis teyze ama saniyelik bir duraksamadan hemen sonra "Gerçi hepsinden daha kötü bir senaryoyla karşılaştık ya..." diye de eklemişti. O an telefonlarımızın yanımızda olmadığını hatırladım. Daha doğrusu ben onları dere kenarından Derin'in aldığını zannediyordum ancak anladığım kadarıyla şu an onlar polislerin elindeydi. Etrafı ararken bulmuş olmalılardı.

"Oğlum nasıl yangının içine atlarsın sen ya?" dedi Nergis teyze korktuğunu ses tonundan dahi belli ederken. Bu sırada Elif teyze de "İyisiniz değil mi? Yanık, yara bere falan var mı?" diye sordu hemen yanıma yaklaşıp kollarını bana dolarken. Onları çok korkutmuş olduğumuz hepsinin yüzünden okunuyordu. Onun sarılmasına Ozan'ın elini uzatıp güven verircesine sıkması eşlik etmişti. "Bir şeyim yok merak etmeyin." dedim ondan ayrılırken. Bakışlarımı Derin'e çevirmiştim bu sırada. Dün gece yarısına doğru hastanede kendimizi bulduğumuzda önce Özge'nin durumunu öğrenmek istemiştik. Sonrasında uzun süren bir zaman dilimi içerisinde polislere ifade vermek durumunda kalmıştık ve hemen ardından da Özge'nin ailesiyle kısa bir konuşma geçmişti aramızda. Eve dönmek yerine sandalyelere oturmayı tercih ettiğimiz anın sabah ezanından sonraya denk geldiğini hatırlıyordum sadece.

YARA İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin