2.0.

529 33 2
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum 🤍

*

Son pantolonumu da valizin içine yerleştirdiğimde derin bir nefes alarak valizin kapağını kapatmış ve fermuarını çekmiştim. Gözlerim haftalardır Leman'la beraber kaldığımız odada gezindi. Buraya inanılmaz çabuk alışmış ve benimsemiştim aslında. Ve Rize'deki bu iki ev -yayla evi ve köy evi- bana inanılmaz gerçekleri katmayı başarmıştı. Ve sanırım o gerçeklerden biri de şu an salonda beni bekliyordu.

"Çok özleyeceğim ya." dedi Leman bana dönerek. Aslında ani bir ayrılma değildi bu, Natasha'yla beraber birkaç gün daha Rize'de olacaktık. Ve ben bu sürede onları Natasha ile tanıştırmak istediğimden dolayı mutlaka en az bir kere buluşurduk. "Merak etme, buluşacağız yine." dedikten hemen sonra valizimi yataktan indirdim. "Hem Samsun'a da gel lütfen Leman. Gerçi Ozan orada olduğundan gelirsin kesin." Leman bu dediğime güldüğünde yanındaki çantamı da uzattı bana. "Hadi canım hadi. Dalga geçecek yer arıyorsun sen."

Onunla uğraşmayı bıraktığımda valizimi ve çantamı onun yardımıyla odadan çıkartmıştım. Evin kapısının yanına bıraktığımda salonda oturanlarla vedalaşmak için oraya yönelmiştim bile. Onlarsa beni gördüğünde yüzlerinde hüzünlü bir tebessümle ayaklandılar. "Çok alıştık sana Vera, özleyeceğiz." dedi Sevda teyze bana sarılırken. Gerçekten bu cümlelerinin samimi olduğunu bilmek insanın içini sıcacık ediyordu. "Ben de size çok alıştım. Mutlaka Samsun'a geldiğinizde bize de gelin." dedim ondan ayrılıp hemen yanında duran oğlu Serdar'a döndüğümde. "Şimdiden çok tebrik ederim Serdar." dedim onun sarılmasına karşılık vererek. Yarın akşam Ayla'yı istemeye gideceklerdi ve biraz da o karmaşada bulunmak istemememden dolayı Natasha'nın Türkiye'ye gelme tarihine biraz sevinmiitim açıkçası.

"Teşekkür ederim. Kendine çok iyi bak. Düğünde görmek istiyorum seni." diyerek benden ayrıldığında gülümsedim ona. Muhtemelen düğünü seneye yapacaklardı, doğrusu seneye nasıl bir noktada olacağımı tahmin edemesem bile o düğüne gideceğimi içten içe biliyordum. "Her şey için çok teşekkür ederim Leyla anneanne." dedim onun elini öptükten sonra sarılırken. Gerçekten her biri çok insanlardı. Onlara hiçbir şey katmadığım hâlde evlerinde haftalarca kalmıştım ve tek bir tanesiyle bile rahatsız edici bir olay yaşamamıştım. Her birinin içindeki sevgiye ayrı ayrı hayrandım. "Ne demek kızım. Ne zaman gelmek istersen bu kapılar sana hep açık. Bir evin daha varmış gibi düşün."

"İki olacaktı o anneanne. Yayla evini unutma lütfen." diyerek lafa atlayan Derin'le herkes gülmüştü. Leyla anneanne ile vedalaşmamızın ardından Hakan'a ve Hale ablaya sarıldım. Muhtemelen çok kısa bir süre sonra onlarla Samsun'da buluşacaktık zaten. "Hilal! Kızım hadi gel." diye seslendi Hale abla biz kapıya yöneldiğimizde. Derin bu sırada benim valizimi alıp önden çıkmıştı bile. Anlaştığımız gibi diğerleriyle meydanda karşılaşacağımızı biliyordum. Hilal küçük sarı çantasıyla koşturarak yanıma geldiğinde elini tuttum ve "Hadi bakalım, dayının arabasına doğru git olur mu?" diyerek Derin'i gösterdim. Bugün Natasha ve Derin'i tanıştıracaktım zaten, ama Hilal'in de ısrarla gelmek istemesinden sonra onu geri çevirmemiştik.

Diğerleriyle vedalaşmış olsak da benimle beraber onlar da meydana doğru yürümeye gelmişlerdi. Sanırım bu kadar kalabalık bir veda sahnesi çok fazla yaşamamıştım hayatımda. Bizimkileri gördüğümde duraksadım. İlk önce Gizemle sarılmamızın ardından "Tekrardan çok çok tebrik ederim." diyerek Ayla'ya da sarıldım. Yarın akşam olacak olan kız isteme için benim de yanında olmamı çok istemişti aslında, bu yüzden onu geri çevirdiğim için biraz üzgündüm. "Teşekkür ederim. Konuşmaya devam edelim, kendine iyi bak." dediğinde konuşmaya gerçekten de devam edeceğimize emin sayılırdım. Gülizle sarılmamın hemen ardından gülümseyerek Barış'a çevirdim bakışlarımı. Sarılma hamlemi geri çevirmemişti. "Neyle gideceksin? İstersen otobüs falan bekleme boşuna, ben bırakayım seni." diyerek teklifini de yapmıştı benden ayrılırken.

YARA İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin