5. BÖLÜM

158 123 129
                                    

"Ve ben bir gecede yine sessiz kaldım."

Atlas Solmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atlas Solmaz...

Elif'i evine bıraktıktan sonra Meriç'i aramıştım beni alması için. İstesem Elif'in evinin gözükmeyeceği bir yerde beklerdim ama içimden bir his oradan Meriç gelene kadar ayrılmamamı söyledi. Elif apartmana girdiği halde etrafı kolluyordum. Sanki o cani katil Elif'e de zarar verecekmiş gibi hissediyordum. Meriç gelene kadar apartmanı izlemeye devam ettim ve Meriç geldikten sonra arabada telefon görüşmesi yaptım. Yasemin ve Elif'in can sağlığından her an haberdar olmam lazımdı. Bu işin içinde kim var onu bile bilmiyordum. Eğer o katilin sorunu benimle ise sevdiklerime zarar vermekten asla çekinmezdi. Çünkü sevdiklerime verdiğim değer herkesin dilindeydi ve beni üzmek isteyen birisi sevdiklerime zarar vererek hedefine ulaşırdı. Ancak bu katil tekinsiz ve kimsenin tanımadığı birisi ise o zaman endişelenecek bir durum olmadığını düşünüyordum. Telefon görüşmesi bittikten sonra Meriç sorgulayıcı bakışlarımı üzerimde gezdirdi. Onu daha fazla meraklandırmadan direkt konuya giriştim.

"Elif ve Yasemin'in güvenliği için peşlerine adamlarımdan birisini yerleştirdim. Bu katilin kim olduğunu bilmiyoruz. Her ihtimale karşı tedbirli olmalıyız. Yasemin'in annesi geliyor, Meriç. En iyi şekilde karşılanmasını istiyorum. Annem yalnız kalmasın diye onun yanında kalır ve annem kendini ne zaman iyi hissederse o zaman gider. Sedef yengem benim için çok kıymetlidir. En iyi şekilde ağırlanıp en iyi şekilde hizmet edilsin istiyorum. Annemin evine işinde iyi olan bir çalışan gönderilsin. Çalışan annemin evinde yatılı kalsın. Cenaze işini de en kısa zamanda halledelim. Daha fazla morgda kalırsa annem yine görmek için ısrar eder."

Yağmur tekrardan yağmaya başlamıştı ve ana yolda süratle gittiğimiz için yağmur damlaları camlara hızla çarpıyordu. Çıkan ses insanın uykusunun gelmesine neden oluyordu. Meriç dediklerim karşısında sessiz kalmıştı. Evime geldiğimizde arabayı garaja park edip asansörle binmiştik. Yüksek binanın ortanca katında oturuyordum ve oturduğum kat bile bana göre fazlasıyla yüksekti. Asansörden çıktığımızda cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. İçeri girer girmez mutfağa yöneldim ve buzdolabını açarak soğuk rakıları çıkardım. Bir bardak alarak salona gittim ve bir duvarı tamamen cam olan kısma geçerek masaya oturdum. Cam duvarın önünde küçük bir masa vardı. Gri koltuklardan oluşan büyük L koltuğa Meriç uzanmıştı ve dinlenmesine bakıyordu. Krem rengi olan duvara yansıyan ay ışığı, duvarda asılı olan Lalin'in fotoğrafına da yansıyordu. Rakı şişesini açtım ve ince uzun bardağa boşaltarak tek nefeste içmeye koyuldum. Çok güzel gülüyordu, Lalin. Belki de onda en sevdiğim özelliği buydu. Her şeye rağmen inatla neşe saçardı etrafa. İnsanların kusur olarak gördüğü konuşamama yetisi onun için hiç sorun değildi. Zorlandığı kısımlar elbet ki oluyordu ama asla pes etmezdi ve bu konuda mücadelesini sürdürürdü. Hatta bazen kendini diğer insanlardan farklı hissederdi. 'Herkes konuşuyor ama ben konuşamıyorum. Demek ki ben özel bir insanım. Tanrı özel olmam için yollamış beni bu dünyaya.' derdi. İnsanlara güçlü olduğunu ve asla yılmadığını gösterirdi ama içten içe çok üzülürdü bu haline. İçine atardı sorunlarını. Bana bile anlatmazdı. Elif'le tanıştıktan sonra kendini ona açtı. Açıkçası bu durum zoruma gitmedi değil. Hiç tanımadığım birisinin kardeşimin en yakını olması zoruma gitmişti. Sadece ismini bildiğim ve kardeşimin en yakın arkadaşı olduğunu biliyordum. Elif'le bu şekilde tanışmak istemezdim. İkimiz de birbirimizi ilk defa görmüştük ve en değerlimizi kaybetmiştik. Elif'i şu an sadece ben anlayabilirdim. Anlıyordum da zaten. Anlamam zor değildi çünkü tıpkı Lalin gibi bir yapısı vardı. Dik başlı, inatçı, dik duran tavrı tıpkı Lalin gibiydi. Lakin Lalin'den farklı başka huyları da vardı. Lalin işaret diliyle hep bize bir şeyler anlatmaya çalışırdı ve asla durmazdı. Ama Elif öyle değil. Elif hayatımda gördüğüm en sessiz insanlardan birisiydi. Yeri geldiğinde hiç susmuyordu ama onun dışında konuşmayı seven bir yapısı yoktu. Diğer bir örnek ise, Lalin her ne olursa olsun ciddi kalamayan birisiydi. Herkesi güldürmenin bir yolunu bulurdu. Dediğim gibi, Lalin asla ciddi kalamazdı. Elif ise ciddiliğini koruyan bir yapıya sahipti. Farkında mıydı bilmiyorum ama sürekli kaşları hafif çatıktı ve hep asık suratlıydı. Belki de şu an böyle acı verici bir durumun içinde olduğumuz için ciddi duruyordur. Bilemiyorum ama hep ciddi olduğunu görüp, nadiren güldüğünü görmek sanki yılda bir kez açan çiçeğin açma anına denk gelmişim gibi hissettiriyordu. 

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin