3. BÖLÜM

180 126 154
                                    

"Ölüm yaklaştı, ruh bedenden ayrıldı ve sessiz çığlıklar feryada dönüştü"

Her şey o kadar hızlı ilerlemişti ki, yavaş adımlarla Lalin'in yanına oturmuş ve nefessiz kalacak şekilde ağlamaya başlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her şey o kadar hızlı ilerlemişti ki, yavaş adımlarla Lalin'in yanına oturmuş ve nefessiz kalacak şekilde ağlamaya başlamıştım. Lalin'e kalkmasını söylüyordum ama biliyordum neticeyi. O asla kalkmayacak ve eskisi gibi beni güldürmeyecekti, derdime derman olmayacaktı. Lalin, bu soğuk fayanstan kalkmayacaktı. Neydi ölüm? Toprağa gömülmek ve öbür dünyada sorguya çekilmek mi? Ruh bedenden ayrılırken ne hissederdi insan?

Sessizce soğuk fayansta ağlamaya devam ederken polisler gelmişti. Ne ara polisler gelmişti ve ben ne ara bir kadın polis tarafından oturduğum yerden kaldırılarak Lalin'in yanından uzaklaştırılmıştım? Etrafımda ki sesler sanki buğulu bir şekilde kulaklarıma yansıyordu. Kim ne diyorsa anlayamıyordum. Yüzümde kuruyan göz yaşlarım ve hala ıslak olan gözlerimle etrafa baktım. Mekân bomboş kalmıştı ve bir kaç polisten başka kimse yoktu. Meriç ve Yasemin hala ortalıklarda gözükmüyordu. Acaba Lalin'i öldüren kişi onlarıda mı öldürmüştü? Kollarımdan tutan kadın polis mekânda ki bir koltuğa beni otutturdu ve sırtıma bir battaniye serdi. Beynim durmuş gibi hiçbir şey düşünemiyorum. Ne yapmam gerekiyordu şimdi? Atlas'ta yoktu etrafta. Kardeşi ölmüştü ve o yoktu. En son lavaboda birlikteydik ve ben Lalin'in yanına oturduktan sonra gitmiş olmalıydı. O sırada yanıma bir polis daha geldi ve su tutuşturdu ellerime. Diğer yandan yanımda ki polisle konuşmaya başladı.

"Durumu nasıl? İfade almamız lazım. Eğer iyi değilse kimlik bilgilerini al. Daha sonra karakola gelerek ifadesini alırız."

"Hiç iyi değil. Siz ne yaptınız? Telsizden duydum, bu mekânda uyuşturucu satıcılığı yapılıyormuş. Bu konuyla alakalı araştırma yapmak için polis ekipleri yoldaymış. Ceset ise direkt otopsiye gidecek ve araştırılacakmış."

"Evet, öyle olacak. Katil her kimse arkasında tek bir iz dahi bırakmadan kayıplara karışmış. Kamera kayıtları o an devre dışı bırakılmış ve mekan çalışanları ise mekânın deposunda çıkan arıza ile ilgileniyorlarmış. Yani anlayacağın, katil kimseye bir şey belli etmeden işini halletmek için mekan çalışanlarını belli bir yerde toplayarak depoda arıza çıkarmış. Bunca kalabalığın içinde elbet birisi görmüştür. Şu an bu mekâna giren çıkan herkesin kimliklerini tespit etmeye çalışıyoruz ve hepsi sorguya alınacak. Kamera kayıtlarıyla da uğraşıyoruz. Eğer ki devre dışı bırakılmadan önce herhangi bir kayıt alındıysa bu bize büyük bir avantaj sağlar."

Duyduklarım sanki beynimde yankılanıyormuş gibi hissediyordum. Beynim karıncalanıyor ve kulağımın içinde ziller çalıyor gibiydi. Kendimi toparlamam lazımdı. Atlas'ın telefonu yine bende kalmıştı. Yasemin ve Meriç'e ulaşmam lazımdı. Yavaş yavaş polis ekipleri gelmeye başlamıştı. Pantolonumun arka cebinden telefonumu çıkarıp Yasemin'i aradım. Dördüncü çalışta telefonu açtı. Konuşmasına fırsat vermeden hemen konuya giriştim.

"Hangi cehennemdeyseniz çabuk buraya gelin." dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Bunca zaman tek başına olacak değildi. Tüm gece Meriç'le sarmaş dolaş dans etmişlerdi ve kesin birlikte olmalıydılar. Acaba Atlas neredeydi?

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin