11. BÖLÜM

56 35 82
                                    

"Kinin ve nefretin bulaştığı bu aşk, barutla gidilse bile tekrardan hararetlenmez."

Cep telefonum masanın üzerinde duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cep telefonum masanın üzerinde duruyordu. Ben ise odamda cirit atıyordum. Stresten baş parmağımın etini kemiriyordum. Ne kadar canım yansa da etimi en derinden koparırcasına ısırıyordum. Bakışlarımı masanın üzerinde duran telefonuma çevirdim. Ardından yavaş adımlarla masaya doğru ilerledim ve telefonu elime aldım. O kadar yavaş hareket ediyordum ki, uzun süre telefonun tuş kilidini açmak için uğraştım. Elim titriyordu ve bu yüzden şifreyi yanlış yazıyordum. Sonunda şifreyi tamamladım ve telefonun arama kısmına girdim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ellerimin içi terlemeye başlamıştı. Arama yerine onun ismini yazmak bile geçmişin kirli ellerini yakama yapışmasını sağlıyordu. Hayır, yapamayacaktım. Lakin yapmak zorundaydım. Bunu Lalin için yapmak zorundaydım.

Arama kısmına ismini yazdım ve üzerine tıklayarak aradım. Telefonu kulaklarıma götürerek beklemeye başladım. Yüreğim kalp atışlarım yüzünden patlayacakmış gibi hissediyordum. Telefondan gelen o ses daha beter stres olmamı sağlamıştı. Saniyeler sonra yüreğimdeki savaşın son bulmasının sebebi, telefondan gelen kalın ses oldu. Yüreğimdeki savaş son bulmuştu, ancak savaşçılar kin ve nefretle kaplanmıştı.

"Alo?" dedi Ateş kalın ve gür sesiyle. Farkında olmadan tırnaklarımı avucuna geçirdim. Sakin olmalısın, Elif. Bu duruma kardeşin için katlanmak zorundasın.

"Ateş." dedim fısıltılı çıkan sesimle. Avucuma geçirdiğim tırnaklarımın verdiği acıyı hissetmiyordum bile.

"Kimsiniz?"

"Benim." dedim kendimden emin bir şekilde. Kafamı dikleştirerek, "Elif. Elif Sergio." dedim. Bir kaç saniye Ateş'ten ses gelmemişti. Yıllar sonra onu aramamın şaşkınlığını yaşıyor olmalıydı.

"Elif?" dedi şaşkınca.

"Tanıyamadım. Kusura bakma."

"Sorun değil."

Vücudum artık heyecan ya da korku salgılamıyordu. Tamamen sinire bürünmüş birisiydim şu an. Tüm kelimelerim sinir saçıyordu. Sinirin, nefretin ve kinin içinde yüzüyor gibiydim.

"Neden aradın?" Ateş'ten yönelen soru karşısında derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

"Geçmişi görmezden gelerek senden bir iyilik istiyorum." dedim odanın içinde bir kaç adım atarak.

"Elimden gelebilecekse yaparım." Senin elinden hayırlı bir iş gelir mi lan orospu çocuğu!

"Birisinin kimliğini tespit etmeni ve nerede olduğunu bulmanı istiyorum. Benim için önemli olmasa seni aramazdım."

Ateş derin bir nefes aldı ve, "Nasıl yapacağım bunu?" diye sordu.

"Polis değil misin sen? Bir şekilde yaparsın." Pencerenin önüne gittim ve perdeyi aralayarak dışarıyı seyrettim. Ardından Atlas'ın evine baktım. Atlas, pencerenin kenarına oturmuş bir şeyler içiyordu.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin