Ne Deniz' de ne de bende ders dinleyecek hava olmadığı için bahçeye çıktık. Basketbol takımı antreman yapıyordu.
Basketbol takımı = Araf.
Onları izlemeye karar verdik. Elimde çayımla bağdaş kurmuş Araf'ı dikkatlice izledim, hareketlerini, verdiği tepkileri, herşeyi..
Her ne kadar herkese gülücükler saçsada, espiriler yapıp herkese kahkaha boğsada gözlerinde anlamsız bir acı, anlamsız bir kırgınlık vardı.
Sanırım çoğu insanin ortaga attığı tezi kanıtlıyordu gözleri. Hani şu çok gülen insanların herkesten çok acısı vardır tezi.
- Siyah, dedim. Bunu sesli bir şekilde söylediğimi Deniz'in bana sen hayırdır bakışlarıyla karşılaştığımda anladım.
Yok birşey anlamında kafamı salladığımda sıcacık gülümsemesini kondurdu yüzüne. " Bunu sonra konuşacağız bebek " dedi tehditvari sesiyle.
Kafamı Araf'ın olduğu yöne çevirdim. Sanırım haklıydım. Bu bakışları bir yerden tanıdığımı düşündüm. Nerden mi? Kendimden tabiki.
Bazı geceler babamla olan fotoğrafımıza bakıp konuşurum, derdimi anlatırım. Öyle avuturum kendimi. İçimdeki o acıya rağmen yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip konuşurum.
Neden mi? Çünkü ben babasının güçlü kızıyım. Bunlar aklımdan geçerken Azra çoktan gelmişte yanıma oturup söylenmeye başlamış bile.
- Hop Azel hanım bakışlarımıza hakim olalım lütfen. İnsan kardeşinin hoşlandığı çocuğu keser mi ayıp valla, dedi iğneleyici sesiyle.
Hay ben senin hoşlanmana da sanada diye başlayıp ard arda küfürler savurdum içimden. Dışımdansa,
- Banane be senin hoşlandığın çocuktan, diyebildim.
Zaten başka ne diyebilirdim ki? Deniz'i dürtüp kalkalım dercesine bakış attım. Kalktığım sırada yumuşak birşeye çarptım.
Araf. Bakışları adının anlamını taşıyordu sanki. Cennet ve cehennemin arasına sıkış kalmış gibi bakıyordu sanki.
- Azel'di değil mi? Dedi.
Hah! Sanki bilmiyordu, daha dün beni kurtarmıştı.
- Hala Azel, canım kurtarıcımm, dediğimde Azra'nın bakışlarına anlam veremedim.
- Kurtarıcım derken, siz tanışıyor musunuz? Diye sordu.
- Evet tanışıyoruz deyip sonra konuşuruz adlı bakışlarımla ona bir bakış attım. Tamam diyen bakışlarını kafasını sallayarak destekledi.
Biz kendi aramızda bakışırken omzumda bir el hissettim. " Kahvemi ne zaman ısmarlıyorsun bücür?"
Bücür mü? Ne bücürü ya diye sitem etsemde kendi içimden en azından konuşuyorduk dedim.
- Ne zaman istersen kurtarıcım dedim alayla.
- Öyleyse bugün. Saat 5te sahilde görüşürüz deyip yanımızdan uzaklaştı.
Aoovv. Ben. Bugün. Araf'la. 5te. Sahilde. Aoovv!!
Umarım beğenirsiniz arkadaşlar, beğenerek ve yorum yaparak destek olursanız sevirim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ SİYAH - ASKIDA -
Подростковая литература" Sen siyah gibisin. Soyutlamışsın kendini dünyadan, diğer renkleri hiçe saymışsın. Oysa siyahı gökkuşağından bile atmadılar mı? " diye sordum. " Ne gökkuşağına nede diğer renklere ihtiyacım yok, zaten gece bana ait." diye karşılık verdi. Bu cevabı...