8. BÖLÜM

271 34 3
                                    

Cevap versem mi vermesem mi diye düşünürken, zaten seninde istediğin bu değil miydi aptal, dedi iç sesim ne kadar haklısın iç sesim.

Öl iç sesim!

Tabi ilk işim onu rehbere kaydetmek oldu. Sonra mesajına cevap verdim.

Kime: Siyah

Boşver istesende anlayamazsın sende o kapasite yok :P

O dil ne Azel, niye yavşıyorsun kardeşinin sevgilisine? Ne yavşaması canım dalga geçiyorum ben bi kere!

Resmen durmuş kendimle kavga ediyordum. Sonra içeri Azra girdi. Ona dönüp kaşlarımı çattım.

- Kapı çalmak denen birşey var Azracım bilmem anlatabiliyor muyum? Belki uygunsuz vaziyetteyim burda !

Bana resmen kıkırdadı. Hey Allah'ım..

- Sanada günaydın Azel. Dün sen yattıktan sonra Araf'la uzun uzun telefonda konuştuk. Bana ulaşamazsa diye senin numaranı istedi bende verdim canım kardeşim-

İyi yaptın, afferin alkış kardeşime.

- Haberin olsun dedim Azel herneyse birazdan hazırlanıp çıkıcam ben.

- Nereye? Annemin haberi var mı?

- Canım ne bu tavırlar, deyip güldü. "Sevgilimle buluşmaya gidiyorum, ve evet annemin haberi var. Annem gece geç geldi bende onu bekleyip Araf'ı anlattım. Birgün onunla tanışmak istediğini söyleyip anlayışla karşıladı" deyip dil çıkardı.

Hözünk! Sana inanamıyorum anne!

Daha bir gün bile olmadı bunlar çıkalı, nasıl gidip anneme anlatmış hayret birşey! Annemde tanışmak istemişmiş!

Zaten Azel kim ki, düşünmeyin onu! Azel ölsün, Azel'i Deniz düşünür hıh!

Hızlıca triplerimden çıkıp Deniz'i arayıp sahile gelmesini söyledim. Sonra hazırlanmaya başladım.

Siyah bir tayt, üstüne de bol önü baskılı bir tişört çıkardım. Cebim olmadığı için küçük bir çantaya telefonumu ve cüzdanımı koydum.

Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra eyeliner sürmeye karar verip geçtim aynanın karşısına.

Bu ben miyim be heyt fıstık, diye geçirdim sonra kendime gülüp aşağı indim. Beyaz vanslarımıda giyip sahile gittim.

Deniz çoktan gelmiş bile, beni görür görmez söylenmeye başladı.

- Birde evin sahile 5 dakikadan daha az mesafede. Bir insan bu kadar bekletilmez ki canım! Dua et fıstık gibi olmuşsun diyip yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.

En samimi halimle gülümsemeye çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılır tabi.

- Kafeye gidip birşeyler içelim sana anlatmam gerekenler var Deniz.

Başıyla beni onaylayıp kafelerden birini seçip üst katındaki terasına çıktık. Açık hava her zaman en iyisi.

Deniz'e herşeyi anlattım, hiç birşeyi atlamadan. Ağzı açık bir şekilde beni dinledi. O haklıydı, diyecek tek bir laf dahi yoktu.

En sonunda ağzını açtı ve konuşmaya başladı.

- Bak Azel. Zor bir durum bunun farkındayım ama elimizden gelen hiçbir şey yok. Senin yapman gereken sadece beklemek. Beklemek ve onları izlemek. Bu sürede de Araf'ı unutmak, diyceğimi falan sanıyosan çok yanılıyosun.

Ben teselli konuşması beklerken son cümlesi beni şaşırtmıştı. Devam et dercesine ona baktım ve başını sallayıp devam etti.

- Ben bugüne kadar Azra'yla Araf'ın ne konuştuğunu ne buluştuğunu duydum, dedi.

- Bugün buluştular, dedim lafını keserek. Deniz kaşlarını çattı ve devam etti.

- Lafımı kesme devam ediyorum. Araf'ı daha çok seninle konuşurken gördüm. Siz buluştunuz hatta o seni kurtardı. Sana olan bakışlarını hiç fark etmedin mi? Azra'ya baktığı gibi değil.

- Tabiki değil Deniz. Azra onun sevgilisi. Bense sevgilisinin kardeşiyim. Bana o gözle bakması imsansız.

- Ben öyle düşünme derim canım arkadaşım. Sadece bekle ve gözlem yap.

---------------------

Arkadaşlar beğeni ve yorumla destek olursanız çok sevirim :)

MAVİ SİYAH - ASKIDA -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin