Araf'ın burda ne işi vardı? Onun gelmesine daha çok yok muydu? Söylediklerimin ne kadarını duydu? Acaba anladı mı?
Ooff ooff..
" Sen neden burdasın ? Ne kadarını duydun? "
" Neden mi burdayım? Akşam bize geliyorsun demiştin bücür. Bende geldim ama sen aynanın karşına geçmiş mavi siyah birşeyler saçmalıyorsun " deyip omuz silkti.
Birşeyler saçmalıyorsun dediğine göre daha yeni gelmişti ve hiçbir şey anlamamıştı. Derin bir nefes verdim.
Bu sırada saate bakmayı akıl edebildim. Saat 8 olmuş. OHA ! Zaman nasıl geçti hiç anlamadım.
-------------------------
Aşağı indiğimde herkes sofraya oturmuş beni bekliyordu. Hemen yerimi aldım, şuan herşey normal gözüküyordu.
Yemeğime gömüldüm, çok acıkmışım napayım.
" Yavaş ye kızım kovalayan mı var " diye annem uyarıcı ses tonunu kullanıp tabağımı önümden çektiğinde kafamı kaldırdım.
Araf'ın bana baktığını fark ettim ama doğrusunu söylenek gerekirse umursamadım çok açtım ilgi odağım yemekti.
" Ya anne versene. Açım ben aç " diye huysuzluk ettim.
" Seni duyanda bütün gün taş taşıyorsun sanacak sakin ye kızım hem bak misafirimiz var " bunu derken bir yandan bakışlarıyla Araf"ı işaret ediyordu.
" Aman anne ne misafiri misafir mi o ya? " deyip tabağımı elinden alıp yemeğe gömüldüm.
O sırada Azra beni cimcikledi. " Ne demek misafir mi o ya !? " tehditvari bir ses tonu kullanarak sordu.
Umursamadım. Annem konu değişsin diye konuyu Araf'a çekti.
" Sen onlara bakma oğlum. Annen baban nasıllar bakalım ? "
Araf resmen dondu. Gözleri o kadar derin bakıyordu ki. Bunu fark ettiğimde ayağımla onu dürtükledim masanın altından.
Gözlerimle annemi gösterdim. Cevap ver der gibi baktım.
" Annem ve babam yok efendim. Öldüler. " dediğinde gözünden yaş geldiğini fark ettim. Kurtar beni der gibi bakıyordu.
Kimse fark etmesin diye ökürmeye başladım sanki boğazıma birşey kaçmış gibi. Annem sırtıma vururken Azra da bana su vermek için kalkmıştı.
Araf'da bu arada göz yaşını elinin tersiyle silip bana teşekkür ederim der gibi baktı o derin bakışlarıyla.
Demek bu yüzdenmiş bakışlarındaki o eksiklik, umutsuzluk, kırgınlık diye düşünürken başımı önemli değil der gibi sallayıp samimi bir şekilde gülümsemeye çalıştım.
------------------------
Annemle Araf iyi anlaşmışlardı. Damadı olarak kabullendi çoktan. Ama olmaz ki bu böyle canım, e Azel ölsün o zaman.
Araf'ı hep beraber uğurladıktan sonra mutfağa masayı toplamaya gittim. Azra hoop yanımda bitti.
" Azel seninle birşey konuşacağım " dedi.
" Konuş " dedim bir yandan masayı toplarken.
" Aslında belki fark etmişsindir Araf bana soğuk davranıyor. Onu annemle tanıştırdım ama o annemle bile benden daha iyi."
" Özür dilemediğin için olabilir mi Azra?" dedim iğneleyici sesimle.
" Fırsat vermiyor ki. Arıyorum açmıyor. Konuşmak için gözlerinin içine bakıyorum oralı olmuyor. Bugün bile suratıma bakmadı. "
Sakın bana aramızı yap demesin!
" Böyle devam ederse ondan ayrılacağım " diye sitem etti Azra.
A benim salak kardeşim madem ayrılacaksın ne diye annemle tanıştırıyorsun sevgilim diye!
" Bu kadar sabırsız olma bence zamana bırak" dedim sakin sesimle.
- Ya da sana bıraksam, deyip kıkırdadı.
- Azraa!!
Bu yine yapmak istemiyorum. Yemeğe gelmez diye gidip konuştum zaten daha ne yapabilirdim ben.
- Kendi işini kendin gör Azra beni bulaştırma. Sonra farklı imalarda bulunuyorsun, dedim iğneleyici sesimle.
- Ya tamam deme öyle ama bak üzülüyorum.
Üzülüyorum diyor bide bak bak! Biz ölelim o zaman burda!
- Git başımdaaan, diye alaylı bir şekilde bağırıp odama çıktım.
Ve bugünü düşündüm.
Azra'nın Araf'ı ciddi olarak görmeyeceğini zaten biliyordum ama bile Araf'ın benim olaması için bir sebepti.
Hem artık annemde biliyordu.
Ve ben onları barıştıracaktım.
Umarım bu işin sonunda yara almış bir şekilde olmam diye iç geçirdim.
Araf'ı , Siyah'ı gerçekten çok istiyordum. Onu seviyordum. Gelip geçici olarak görmüyordum.
Ama bu işin sonu yaştı.----------------------
Nasıl olduysa akşam uyuyamadım sabah erkenden hazırlandım. Azra'ya not bırakıp evden çıktım.
Okula yürüyerek gitmeye karar vermiştim. Hem daha Siyahla konuşacaktım.
Okul yolunda yürürken telefonum titredi hemen çıkarttım ve gelen mesaja baktım.
Kimden: Siyah
- Konuşalım mı bücür?
Ne konuşmak istiyordu ki? Aslında işime gelirdi zaten bende onunla konuşacaktım.
Kime: Siyah
- Olur. Aslında aynı şeyi ben söyleyecektim. Öğlen kafeteryada konuşuruz.
Ve mesaj gönderildi!
O zamana kadar bende söyleyeceğim şeyler ve onun benle konuşmak istediği şeyi düşünecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ SİYAH - ASKIDA -
Teen Fiction" Sen siyah gibisin. Soyutlamışsın kendini dünyadan, diğer renkleri hiçe saymışsın. Oysa siyahı gökkuşağından bile atmadılar mı? " diye sordum. " Ne gökkuşağına nede diğer renklere ihtiyacım yok, zaten gece bana ait." diye karşılık verdi. Bu cevabı...