" Azra kendine gel. " diye bağırdım. " O senin sevgilin bense kardeşinim böyle düşünmen çok aptalca ! "
Benim böyle hissetmem de çok aptalca!
Tabi yani Azra bu beni dinler mi hiç, bağırdı çağırdı. Sonra da odamın kapısını çarparak çıktı.
Bende hemen kendimi yatağa attım. Ertesi gün pazardı annem evde olacaktı ve ben öğlen bilmem kaçlara kadar uyumayı planlıyordum.
---------------------
" Azeel. Uyan. Ya ben kime diyorum canım kardeşim uyansana aaa "
Tek gözümü araladım Azra'yı görünce umursamadan geri kapattım ve uykuma devam etmek istedim.
Birde pişkin pişkin dürtüklüyor beni ya.
" Git başımdan baba yorgun " diye tepki gösterdim. " Sabah sabah konuşma başımda " diyede ekledim.
" Ne sabahı saat 2 oldu " dedi.
Nolmuş yani saat 2 olmuşsa? Cevap vermedim.
" Kalk " dedi, " bana lazımsın. "
Ne isteyecek acaba bizim süslü, üfleye püfleye yerimde doğruldum. Sorar gibi baktım suratına.
" Aslında bugün büyük gün. Araf akşam bize yemeğe gelecekti ama dünki çıkışımdan sonra geleceğini düşünmüyorum. İşte burada devreye sen giriyorsun canım kardeşim. "
Hemen yavru kedi gibi bakmaya başladı. İnsan bir özür diler be diye düşünmeden edemiyor insan.
" Araf'la sen konuşacaksın. Ve akşam onu buraya gelmeye ikna edeceksin. Annem o kadar yemek yapıyor boşa gitmesini istemeyiz" dedi.
Bir de emir veriyor bak sen şu işe.
" Neden sen değilde ben? Özür dilersen belki gelir. " dedim bir umut.
" Sabahtan beri arıyorum açmıyor bu yüzden ben değil sen. Bu arada akşam için özür dilerim " deyip yanağıma sulu bir öpücük kondurup odadan çıktı.
Allah'ım neydi benim günahım?
Sıkıla sıkıla yataktan kalktım ve hazırlandım. Altıma kot tayt üstüne de baskılı bol krem rengi bir tişört çıkarttım. Saçlarımı da açık bırakıp aşağı indim.
Annem şimdiden yemek yapmaya başlamış bile. Hemen yanına gidip arkasından sarılıp yanağına öpücüğümü kondurdum.
" Dur kız yapma, kesicez valla bi tarafımızı " deyip kıkırdadı. Onun bu haline sesli bir şekilde güldüm.
Gerçekten çok heyecanlıydı. Heyecanını görmek için uzaktan onu izlemek yeterliydi.
" Napayım yüzünüzü gören cennetlik Selma hanım. Özledik Allah Allaah " deyip güldüm. Bir kez daha yanağına öpücük kondurup dışarı çıkacağımı söyledim.
Ayaklarıma siyah vanslarımı geçirip sahile gidip bankıma oturdum. Telefonu cebimden çıkarttım ve Araf'ı aradım.
- Küçük Fare?
- Müsaitsen sahile gelir misin?
- Birşey mi oldu küçük fare?
- Hadi bekliyoruum. Deyip konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım.
O gelene kadar buranın tadını çıkarmaya karar verdim. Gözlerimi kapatıp havayı içime çektim.
Burası bana gerçekten huzur veriyordu.
---------------------
Araf geldiğinde yanıma oturdu bende bağdaş kurup ona doğru döndüm.
" Bu akşam bize geliyorsun. " dedim direkt ve emir verir gibi bir sesle.
" Bu bücür büyümüşte bana emir mi veriyormuş " deyip omuz silkti ve devam etti " Sebep? "
" Sebebini biliyorsun " dedim ciddiyetle. " Azra bugün seni annemle tanıştırmayı planlıyordu, annem evde şuan akşam için deli gibi yemek yapıyor. Seni o kadar aramış ama açmamışsın "
Hesap sorar gibi konuşuyordum onunla yine de devam ettim.
" Sana gelir misin demiyorum. Akşam bize geliyorsun. Yani gelsen iyi olur, gelmemek senin tercihin ama sen gel. Çünkü-"
Ne saçmalıyordum ben. Çok güzel başlamıştım konuşmaya oysa. " Çünkü ? " dedi bana bakarak.
Ne diyecektim ki ben şimdi?
" Çünkü gelirsen annem çok mutlu olur " dedim ve ne zaman tuttuğumu anlamadığım nefesimi serbest bıraktım.
İğneleyici bakışları beni yitip bitiriyordu resmen. " O zaman akşam görüşürüz " deyip ayaklandım.
" Eğer akşam gelirsem ödülüm ne olacak bücür ?" diye kolumdan tuttu.
" Bunu bana değil sevgiline sor " deyip kolumu elinden kurtardım ve ona dil çıkartıp yoluma devam ettim.
-------------------------
Eve girdiğimde Azra kapıda bitti. " Geliyor merak etme " dedim ve odama çıktım.
Araf'ın gerçekten bana karşı ilgisi olabilir miydi yoksa beni kardeşi olarak mı görüyordu?
Çoğu zaman söyledikleriyle beni sinir etsede bunu belli etmemeye çalışıyordum ve ona alaylı bir şekilde cevap veriyordum.
Yatağıma uzanmış bunu düşünüyordum ve bir an yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim.
" Sahi düşününce neredeyse Araf"a Azra'dan daha yakınım" dedim kendime bakarak.
" Saçmalama onlar öpüşüyorlar sen mi daha yakınsın. Sen henüz kimseyle öpüşmedin bile. " dedim yine kendime, kendi kendimle kavga ediyordum resmen.
" Onu hissetmem için illa öyle şeylere gerek yokki. Ben denizide seviyorum, onun kokusunu içime çekerek hissediyorum. Maviyi seviyorum. Şimdi birde siyah var." dedim yine kendime bakarak.
Bu sefer gözlerim dolmuştu, saçmalamayın tabiki ağlamam ben. Sadece gözlerim kızarmıştı.
Umutsuzluk vardı, kırgınlık vardı. Onun gibi bakıyordu gözlerim şimdi. Siyah gibi.
Ben kendimle boğuşurken gelen sesle irkildim.
" Bu aralar senden siyah lafını çok sık duyuyorum bücür "
Araf!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ SİYAH - ASKIDA -
Roman pour Adolescents" Sen siyah gibisin. Soyutlamışsın kendini dünyadan, diğer renkleri hiçe saymışsın. Oysa siyahı gökkuşağından bile atmadılar mı? " diye sordum. " Ne gökkuşağına nede diğer renklere ihtiyacım yok, zaten gece bana ait." diye karşılık verdi. Bu cevabı...