Deniz'le ayrıldıktan sonra biraz sahilde turlayıp bir numaraları bankıma kuruldum.
Dediklerini düşünmeyi bile düşünmüyordum, çok saçma ve gereksiz şeylerdi ama insan acaba demekten kendini alamıyordu.
Biraz daha sahilde oturduktan sonra eve gitmeye karar verdim.
Kapının önüne geldiğimde ben şok.
Ben iptal.
Beyin 404 eror.
Azra'yla Araf'ı öpüşürlerken gördüm, hemde kapının önünde.
Hızlıca yanlarına gidip ara vermeleri için öksürdüm. Azra hemen yavru kedi bakışları atmaya başlamıştı.
" Anneme söylemezsin değil mi?" dedi.
Bunu anneme söylemeyi düşünmemiştim bile, ben ispiyoncu değildim. Hem ne diyecektim anneme kardeşim ve sevdiğim çocuğu - ama sevdiğim çocuk kardeşimin sevgilisi - kapıda öpüşürlerken gördüm filan mı.
Şaka gibi.
" Böyle birşeyi düşünmedim bile Azra. " deyip Araf'a döndüm. " Evet sevgili olabilirsiniz ama bunu burda yapmanız yanlış." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.
" Sen bu duyguyu bilmezsin ki Azel. Henüz kimseyle öpüşmediğin için sana uzak olan bir duygu" deyip Azra beni dalgaya alırken ona kaşlarımı çatıp baktım.
" Sakin ol bakalım küçük fare. Bu aramızda kalsın " deyip burnumu sıktı.
" Zaten kimseye söylemek gibi bir niyetim yoktu " deyip sesimi yükselttim.
Ardından eve girdim, kapıyı çarpıp yukarı çıktım. Bakışlarım annemi arıyordu ama o yine evde yoktu.
Babam öldüğünden beri bize bakmak için çok çalışıyordu. Tek tatil günü pazardı ama bazen pazar günleri bile çalışıyordu.
------------
Hemen üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Aklıma bir an Deniz'in söyledikleri ve söylediklerinin nasıl tersi olduğunu düşündüm.
O sırada aşağıdan gülüşme sesleri geliyordu. Meraklanıp aşağı indim. Azra hanımla Araf bey kurulmuşlar koltuğa annemin yokluğunu değerlendiriyorlar.
" Azra " dedim. " Mutfak."
Önce anlamamış gibi baksa da sonra beni onaylayıp mutfağa geldi. Seni dinliyorum bakışlarını üzerimi sabitledi.
Sesimi kontrol altında tutmaya çalışarak konuşmaya başladım.
" Siz daha bir gündür berabersiniz, kapının önünde öpüşüyorsunuz ve annem yokken onu eve alıyorsun. Neler oluyor Azra!" dedim sinirli sesimi kısmaya çalışarak.
" Ah canım kardeşim çok takılme böyle şeylere. Evet onu eve aldım çünkü annemle tanışacaklar."
Doğru! Annem Araf'ı biliyordu ve tanışmak istediğini söylemişti.
Birşey demeden odama çıktığımda odam da fotoğraflarıma bakan Araf'ı gördüm.
" Senin burada ne işin var, aşağıda olman gerekmiyor muydu" diye sordum ama beni cevaplama gereği bile duymadı beyefendi.
Elindeki çerçeveyi bana çevirdi " Baban mı " dedi.
" Evet " deyip hızla çerçeveyi elindan alıp ona pis pis bakışlar attım.
" Sorumu hala yanıtlamadın " dedim iğneleyici bir sesle.
" Odanı merak ettim ve burdayım " dedi
İyi de odam neden onu ilgilendirsin.
" İyi ama neden ?"
" Daha önce küçük bir fare odası görmemiştim ondan olabilir mi küçük fare ?" deyip kıkırdadı.
Allah'ım bu ne kadar gıcık bir insan böyle! Kendimi sorgulamanın vakti geldi, ben bu çocukta ne bulmuşum?
Ah sen ne bulduğunu iyi biliyorsun dedi iç sesim.
En olmadık zamanlarda konuşan iç sesim!Araf'a baktım. Birşeyler söylemek için ağzını açıyordu sonra vazgeçip kapatıyordu.
Gözlerinde yine o ifade vardı.
Bu yüzden ona Siyah diyordum. Gözleri umutsuzdu, kırgındı.
Herkese gülücükler saçsada Araf aslında kapalı bir kutuydu.
Ve bende inatçı bir kızdım.
Bunun sebebi bulacaktım.
Ne de olsa onu ilgilendiren seni de ilgilendirir dedi iç sesim. Azra'nın bağırmasıyla kendime geldim.
" Siz ikiniz burada ne yapıyorsunuz!" diye bağırdı. O sırada Araf'ın hala burada olduğunu fark ettim.
" Sakın yanlış anlayıp aptalca birşey yapayım deme!" diye bağırdım.
Araf çoktan odadan çıkmıştı, hatta evden çıktığını da aşağıdan gelen kapı sesiyle anlamış olduk.
-----------------
Biraz uzun bir bölüm oldu gibime geldi :)
Beğeni ve yorum verin arkadaşlar, yazma isteğim kalmıyor vote yok, beğeni yok.
Destek olun biraz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ SİYAH - ASKIDA -
Roman pour Adolescents" Sen siyah gibisin. Soyutlamışsın kendini dünyadan, diğer renkleri hiçe saymışsın. Oysa siyahı gökkuşağından bile atmadılar mı? " diye sordum. " Ne gökkuşağına nede diğer renklere ihtiyacım yok, zaten gece bana ait." diye karşılık verdi. Bu cevabı...