-3 gün sonra-
3 gün boyunca çok düşündüm. Zaman zaman başıma ağrılar girdiği bile oluyordu.
Araf'ı seviyordum bunu inkar edemezdim. Onunda beni sevdiğini öğrenmiştim ama oynadıkları bu oyun çok saçmaydı.
Araf direkt bana gelip söyleseydi herşey daha farklı olabilirdi.
O kadar düşündükten onunla konuşmaya karar verdim.
- Araf'ın Anlatımı -
En son Azel'i sahilde dondurma yerken görmüştüm. O mesajları atan kimmiydi ? Tabiki bendim.
Hakkımda bilmediği çok şey vardı, fazlaca şey.
Mesela yaşım. Onun bildiği gibi 20 yaşında değil 25 yaşındaydım.
Şuan okuduğu okul bile bana aitti. Babamdan sonra işlerin başına ben geçmiştim.
Herkes bana laf etmeye korkardı, çoğu insan emrim altındaydı ama Azel için yapamayacağım hiç birşey yoktu.
Sadece şuan gerçek kimliğimi öğrenmemeliydi.
Evet kaba tabiriyle mafyaydım, hatta onların lideriydim. Başında olduğum bir holdingler, sahibi olduğum fazlaca mekan vardı.
Azel'in ne zaman ne yaptığından sürekli haberdardım, adamlarım sürekli peşindeydi.
Ama Azel'in bunu şimdi öğrenmesine gerek yoktu. Benden korkar ve uzaklaşırdı.
Zaten 3 gündür onu görmüyordum. Evinden bir adım dışarı çıkmıyordu.
Ben Araf Soykan; kendimi çaresiz hissediyordum ve bu çok mantıksızdı.
Bir yandan işlerle bir yandanda kafamdaki düşüncelerle uğraşırken telefonum çalmaya başladı.
Arayan kişinin ismini görünce keyfim yerine gelmişti, yüzüm gülmüştü.
Mavi. En sevdiği renk maviydi bu yüzden onu Mavi diye kaydetmiştim.
O da bana Siyah diyordu, aynada kendiyle konuşmaları aklıma gelince gülümsemekten kendimi alamadım.
Ve telefonu açtım.
--------------------------------
- Azel'in Anlatımı -
Evet dayanamayıp Araf'ı aradım. Sesimdeki soğukluğu ben bile hissedebiliyordum.
" Sahilde buluşalım mı , sanırım konuşmalıyız " kendimden emin olamayan bir sesle konuşuyordum.
" 1 saat sonra oradayım. "
Konuşmama bile fırsat vermeden telefonu kapattı.
Onunla konuşacaklarımı kafamda tartmaya başladım.
Dolaba yönelip altıma kot şort üstümede toz pembe v yaka bir tişört çıkarttım.
Saçlarımı açık bırakmaya karar verdim.
Evde kimsenin olmaması rahatlığıyla mutfağa inip bir bardak soğuk su içtim.
Sonra kapıya yönelip beyaz vanslarımı giyerek evden çıktım.
Buluşmamıza yarım saat vardı ama hava almak iyi gelebilirdi.
Araf'la oturduğumu kayalıklara yöneldim, oturup öylece denizi izledim.
Araf çoktan gelmiş yanıma oturmuştu.
Gözleri olumlu konuşmam için yalvarır gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ SİYAH - ASKIDA -
Fiksi Remaja" Sen siyah gibisin. Soyutlamışsın kendini dünyadan, diğer renkleri hiçe saymışsın. Oysa siyahı gökkuşağından bile atmadılar mı? " diye sordum. " Ne gökkuşağına nede diğer renklere ihtiyacım yok, zaten gece bana ait." diye karşılık verdi. Bu cevabı...