7. BÖLÜM

276 34 0
                                    

Derin bir nefes alıp banka oturdum. Gözlerimi kapattım ve denizin kokusunu içime çektim. Bu bana huzur veriyordu.

Yüzümse bir gülümseme oluşmuştu. Araf'a döndüğümde bana bakıyordu.

- Hadi bakalım, ısmarlayayım kahveni de düş yakamdan dedim alayla.

- Ama böyle yapma küçük fare, ben senin kurtarıcınım, deyip yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

Aynı şekilde ona karşılık verdim ve sahilde kafelerden birine doğru yürümeye başladık.

- İçeride oturmayalım, dedim.

- Ne o, yoksa benimle görünmekten mi korkuyorsun? dedi alaylı bir şekilde

- Hayır, sadece hava çok güzel içeride oturmayız diye düşünmüştüm. Kahveleri alıp sahilde turlarız veya otururuz diye düşünmüştüm.

- Güzel fikir bücür, anladığım kadarıyla denizi seviyorsun.

Bir bücür, bir küçük fare noluyoruz ya! Bu çocuk beni kardeşi gibi filan mı görüyor acaba? Zaten Azra'yla çıkacaklardı beni öyle görmesi gayet doğaldı.

- Evet, hem seninle konuşacaklarımda var, deyip hızlıca kafeye girip kahvelerin siparişini verdim.

Kahveleri alıp parasını ödedikten sonra birini Araf'a uzattım. Sonra sahilde yürüdük biraz.
Şuraya oturalım bakışımı anlamış olacakki kayalıklara doğru yürüdü.

Hemen peşinden gidip yanına oturdum. Seni dinliyorum der gibisinden bana bakınca artık konuşmam gerektiğini düşündüm ve başladım.

- Araf, diyerek söze girdim. Beni kurtardığın için tabiki sana teşekkür etmeyeceğim, bu kahveyi teşekkür olarak kabul ediyorsun zaten.  Neyse gelelim konumuza.

- Konumuza ? anlamamış gibi baktı bana, umursamadan devam ettim.

- Kardeşim Azra'yı tanıyorsundur, gerçi onu tanımayan yok ama her neyse işte tanıyorsun. Sanırım senden hoşlanıyor, bunu seninle konuşacağımdan haberi yok ona birşey belli etme. Hani diyorum sen de ona karşı birşeyler hissediyorsan..

Duraksadım ve bana cevap ver adlı bakışımı Araf'a çoktan atmıştım.

- Aslında bana karşı birşeyler hissettiğini biliyordum, bu zaten anlaşılıyor.

Anlaşılıyor mu, ben niye konuşuyorum o zaman burda. Bittin sen Azra!

- Nasıl anladın filan lafına girmeyeceğim hiç. Birşeyler hissediyorsan Azra seni bekliyor olacak.

Asıl ben bekliyor olacağım..

- Birşey hissetmek denmez ama Azra güzel kız şimdi yalan yok, deyip samimi bir gülümseme yerleştirdi suratına.

Ama gözleri tam tersine buruktu, kırgındı, özlem duyuyordu. Siyah diye geçirdim içimden. İçimden dedim dimi ben? Çünkü o aslında öyle değilmiş.

- Siyah?

Ben ve sesli düşüncelerim. Sıçayım !

- Hiç dedim sesli düşündüm bir an. O zaman Azra'ya cevabını sen mi vermek istersin yoksa ben mi vereyim?

- Eve gidince sen söylersin.

Başımı sallamakla yetindim ve ayaklandım. İçimde daha önce tarif edemediğim bir acı vardı.

Ve o kayalıklardan kalkarken mini etek giydiğime lanet etmiştim.

Araf beni eve bırakmayı teklif etmişti. BENİ EVE BIRAKMAYI. Ama ben ne yaptım, tabiki reddettim.

O artık kardeşimin sevgilisi, benim için öyle olmak zorunda.

Eve vardığımda Azra camda beni bekliyordu. Dudaklarımı oynatarak tamamdır dedim. Hemen yüzü güldü ve kapıyı açıp boynuma atladı.

Bense onu öpüp odama çıktım hemen. Kulaklığımla bir süre başbaşa kalmalıydım ve tabiki babamla.

Odamın kapısını kilitleyip masamda duran çerceveyi alıp yatağıma oturdum. İçimden geçen ne varsa anlattım.

Tabiki ağlamak bana göre değildi, bunu babamın karşısında çok nadir yapardım. O beni dinlerdi. Ya da bu benim kendimi avutma şeklimdi.

Sonra kulaklığımı takıp kendimi uykuya bıraktım. Ertesi gün cumartesiydi ve erken kalkmama gerek yoktu.

------------------------

Uyandığımda saat 12 civarındaydı. Telefonu elime aldım kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj gelmişti.

Hemencecik açtım.

- Siyah derken ne demek istediğini hala anlamaya çalışıyorum bücür.

Ah ben şok.

Ben iptal.

Numara kayıtlı olmasa da okuduğum mesajdan gönderenin Araf olduğunu anlamıştım.

Aaoovv!! Araf bana mesaj atmıştı!!  İyi de numaramı nerden bulmuştu?

MAVİ SİYAH - ASKIDA -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin