Bad Reputation

03 - Çorbadaki Çoraplar ve okul radyoları

Medya; A Day In The Life - Lindsay Lohan

bu bir geçiş bölümüydü bu yüzden en geç yarın öğlene kadar 4. bölümü de atacağım. uzun süredir yb gelmiyordu ve sadece kısacık boş bölüm atsaydım içim rahat etmezdi💞

İyi okumalar, umarım beğenirsiniz💕

BAD REPUTATION

3. Bölüm

Çorbadaki Çoraplar ve okul radyoları

"South Mesa Lisesinin öğrencileri, nabersiniz? Yeni dönemin ilk günü maalesef teknik hatalardan bu konuşmayı yapamasam da ikinci günündeyiz ve Aman Tanrım, kendi adıma konuşuyorum ki sonunda son sınıf öğrencisi olmaktan fazlasıyla mutluyum. Üstelik okulumuzun meleğinin de son yılı olduğunu hesaba katacak olursak sanırım seneye okulun havası baya bir değişecek. Millet o da ne? Duyduklarıma göre okulun ilk gününden meleğimiz ile yeni çocuğun arasında küçük bir sürtüşme olmuş. Adamım, eğer bunu dinliyorsan sana gerçekten saygı duyduğumu bil. Ah bu arada, liseye yeni başlayanlara tavsiye: cuma günleri kafeteryadan olabildiğince uzak durun aksi takdirde okul takımının maçtan sonra yaptığı kutlamalarda kendinizi yer paspası olarak bulabilirsiniz. Ben Ian Garner millet ve bu da bu dönemin ilk okul radyo duyurusu!"

Okulun koridorunda yürürken hoparlörden gelen sesle dikkatimi konuşan kişiye verdim. Kendini Ian Garner diye tanıtan herifin eğlenceli bir ses tonu vardı ve hiç beklemediğim bir anda bana gönderme yapması beni güldürmüştü.

Bir omzuma bağlı gitar çantasıyla dolabıma doğru giderken beklemediğim bir anda omzuma atılan kol ile Matthew'la göz göze geldim.

Göz kırparak sırıttı ve "Günaydın beyaz atlı prens!" dedi. Onun bu haline gülerken Simon ve Freddie de görüş alanıma girmişti.

"Her sabah bu kadar neşeli midir?" Diğer ikisine yönelttiğim soru Matthew'ın göz devirmesine sebep olurken Simon dudaklarını büzdü ve "Maalesef, bir kapatma düğmesi bulunmadığı için saat sabahın 7'si de olsa böyle enerjik oluyor."

"Hey, yaşlı moruk gibi davranan sizsiniz. Ben gençliğimi yaşıyorum." Matthew benim omzumdan çektiği kolunu Simon'a uzattı ve yanağından makas aldı.

Tam bu sırada en sessizleri olan Freddie'nin gitar kutuma vurduğunu hissettim.

"Hazırlıklı gelmişsin."

"Bilirsin, bu grup fikri hoşuma gitti. Şansımı denemek isterim." Freddie'nin neredeyse tüm yüzünü kapayan kaküllerinin ardından onaylayan mırıltılar çıkardığını duydum.

"Jonathan, prensesin de burada!" Matthew'ın ani ses yükselmelerinden biri bakışları ileriye bakarken yine baş gösterdi ve refleks olarak onun baktığı yere bakmamla Sam'i görmem bir oldu.

Dün olanlardan sonra bir daha onu görememiştim. Şimdi yeniden görmek istemsizce sırıtmama sebep oluyordu.

Üstünde çizgi çizgi, turuncu tonlarında belinin biraz altında biten bir tişört; altında açık kahverengi tonlarında bir pantolon vardı. Sarı saçlarını bugün kafasının tepesinde toplamıştı.

Hâlâ Sam'i izlerken Matthew'a "Tanıyor musun?" diye sordum.

"Dostum, hadi ama! Bu okulun çoğunluğu birbirini yuvadan beri tanır. Samantha da bunlardan biri."