Kontrol etmeden atıyorum, uyuklayarak part part yazdığım bir bölüm olduğu için inş hata mata yoktur varsa da yabancı değilsiniz yazın siz altına ben düzeltirim 👋❤️
İyi okumalar ❤️___
Taehyung salonumda oturuyor, kucağında dinlenen Yeontan'ı yavaş ve nazik hareketlerle seviyordu. Gözleri kapalı olsa da yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Başını yeriye yaslamış bir şekilde öylece beni bekliyordu.
Odamın kapısında sessizce dikilmeyi bırakarak geldiğimi anlaması için odamın kapısını kapatmış, ona doğru yürümeye başlamıştım. Taehyung oturuşunu biraz toparlayarak başını dikleştirip gözlerini açtığında oturduğu koltuğun diğer ucuna oturmuş, dudaklarımı birbirine bastırarak bir bacağımı altıma alıp bedenimi ona çevirmiştim. Bakışları beni bulduğunda yavaşça kızarık olduğunu bildiğim yüzümü ve ıslak saçlarımı izlemiş, en sonunda başını hafifçe yana eğerek gözlerini ağır ağır kırpıştırmıştı.
"Beni evinden kovmanı gerektirecek hiçbir şey yapmadığımı düşünüyorum"
Evet, direkt konuya girmişti. Zaten başka bir şey konuşmak da saçma olurdu.
"Ben zaten panik olmuş bir haldeyken bir de bana hakaret ettin Taehyung" Kaşlarımı hafifçe çatmıştım ama bu çatma sinirle değil, üzüntülü, sitemkar bir duyguylaydı. "Evet, aniden parladım. Pek düşünemedim o anda ve seni kıracak şeyler de söyledim belki. Ama nasıl bir tepki vermemi bekliyordun ki? Korktuğum şey buyken nasıl sakin kalabilirdim?"
Yeontan onun kucağından kalkmış, etrafta dolanmaya başlamıştı. Şimdi tüm dikkati benim üzerimdeydi.
"Senden bu yüzden sakin olmanı ve tepki vermeden önce düşünmeni istedim. Ama sen bu olaydan tek yara alacak kişiymişsin gibi davrandın"
"Farkında mısın bilmiyorum ama şu anda haberlerde bahsedilen kişi benim" demiştim yine bir an yükselerek ama demez olaydım. Çünkü lafı çok güzel tıkmıştı ağzıma.
"Farkında mısın bilmiyorum ama şu anda konuşulan sen olmana rağmen işini yapmaya devam eden kişi de sensin, işsiz olan benim?"
Birkaç saniye öylece kalakalmıştım. Taehyung da bu tepkime sinirle gülmüş ve hareketlenmişti.
"Anlaşılan sen daha kafanı toparlayamamışsın. En iyisi ben gideyim-"
"Hayır. Gitme. Özür dilerim, tamam"
Ani bir hareketle ona doğru atılarak kolunu tuttuğumda hareket etmeyi keserek durmuş, önce kolunu tutan elime bakmış ve sonrasında arkasına yaslanmasa da oturmaya devam etmişti. Ben de açıkçası fırsat budur diyerek başlamıştım konuşmaya.
"Senin de en az benim kadar yıprandığını ve zarar gördüğünü biliyorum. Gerçekten biliyorum. Salak gibi haklı çıkmaya çalışıyorum, neden bilmiyorum bile. Kendimi savunmaya çalışıyorum istemsizce, tutamıyorum ağzımı bir türlü" Kendimi açıklamaya çalışıyordum. Dinliyordu o da sadece. "Aslında her şeyin farkındayım. Bana olan davranışlarının, çabalarının farkındayım. Sadece korkmaya devam ediyorum Taehyung. Sana bunu kolayca yapamayacağımı en başında söylemiştim."
"Korkunu, yükünü hafifletmeme izin vermiyorsun. Sana yardımcı olmaya çalışıyorum ama bunu istemiyorsun"
"Çünkü sana, bana ekstra dikkatli davrandığın veya sana güvenmem için planlı şeyler yaptığın zamanlarda güvenmek istemiyorum. Sana normal hayat akışımızda yavaş yavaş kendiliğinden gelişen bir şekilde güvenmek istiyorum Taehyung" demiştim isyankar bir şekilde. Kolunu tutmayı bırakmamış, hatta daha iyi tutabilmek için bedenimi de ona yaklaştırmıştım.