"Jungkook? İyi misin?"
İyi falan değildim. Moralim bozuktu. Aslında biraz mutluydum ama yine de moralim bozuktu, keyifsizdim.
"İyiyim"
Yalancı bir gülümsemeyle Wooyoung'a cevap verdiğimde elbette bana inanmamıştı. İnanmasını da beklemiyordum zaten. Sabahtan beri yüzüm asıktı, role girmekte zorlanıyordum ve normalden daha fazla hata yapıyordum.
"Eğer iyi hissetmiyorsan çekimleri erteleyebiliriz?"
"Hayır hayır. Üzgünüm, toparlanacağım. Sadece kafama bir şey takıldı da"
"Olabilir böyle şeyler, sorun değil." Diyerek bir eliyle kolumu hafifçe tutmuş ve dostane bir tavırla okşamıştı. "Seni üzen şey ne ya da bir kişi mi bilmiyorum ama üstesinden gelebileceğini biliyorum. Sen güçlü bir insansın"
Değildim güçlü falan. Yine de gülümsemiştim. Başımı onaylar anlamda sallayıp önümde duran yemeğe bir bakış atmıştım ve canımın istemediğine karar verdikten sonra tepsimi alarak ayağa kalkmıştım.
"Ben daha fazla yemeyeceğim, sana afiyet olsun"
"Hiçbir şey yemedin. Doyduğuna emin misin?"
"Gerçekten, tepsine dokunulmamış gibi duruyor. Neden yemiyorsun?"
Duyduğum ses irkilmeme neden olmuştu. Bakışlarım hemen arkama döndüğünde Taehyungu birkaç adım ötemde görünce şaşkınca bakmıştım ona. Beklemiyordum gelmesini falan. İşte olması gerekmiyor muydu?
"Taehyung?"
"Jungkook?"
Gülümseyerek bana karşılık verdiğinde elimdeki tepsiyi geri bırakmış ve büyük adımlar atarak hemen onun yanına gidip kollarımı boynuna sarmıştım. Bakışların bize dönmesi umrumda bile değildi. Şimdi burada, Taehyung bana sıkıca sarılırken ağlayabilirdim bile.
"Bebeğim, iyi misin?"
"İyiyim" diye mırıldandığımda sesimin ağlamaklı çıkması onu şaşırtmış olmalıydı ki benim hafifçe geri çekilmemi sağlayıp yüzüme bakmıştı.
"Bir sorun mu var?" Kaşları çatılmıştı hemen. "Canını sıkacak bir şey mi yaptılar? Ya da söylediler?"
"Hayır, kimse bir şey yapmadı-"
"O zaman neden ağlamak üzereymişsin gibi bakıyorsun güzelim? Moralini bozan şey ne?"
Şimdi böyle diyince daha da çok ağlamak istemiştim.
"Akşam konuşuruz" demiştim sessizce. Bakışlarımı onun boynuna indirmiştim çünkü çok keskin bakıyordu.
"Hayır, akşamı bekleyemem. Şimdi konuşalım" diyerek belimdeki elini çekip benden ayrılmış ve elimi tutarak beni kendisiyle birlikte yürütmeye başlamıştı. "Fark etmiştim zaten sabah da moralin bozuktu. Daha önce niye sormadıysam?"
Kendi kendine konuşarak beni sakin, kimsenin olmadığı bir yere kadar yürütmüştü. Durduğumuzda ise beni hemen karşısına almış ve ellerimi tutmuştu.
"Anlat bana" demişti yumuşak bir sesle. Ama yüz ifadeleri sertti. Eğer şu anda canımı sıkan biri olsaydı ve ona söyleseydim muhtemelen gidip onu döverdi.
Tabii öyle bir durum yoktu ve kendisini dövemezdi.
"Jungkook, anlatsana bebeğim? Çekiniyor musun yoksa?"
"Çekinmiyorum. Sadece daha geniş bir zamanda konuşmamız gereken bir şey olduğunu düşünüyorum" dediğimde birden kaşları daha da çatılmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/287295419-288-k366499.jpg)