Evimde büyük bir sessizlik hakimdi üç gündür. Gerçekten eşyaların dışında hiçbir ses yoktu. Çünkü Taehyung yoktu. Incheon'daydı. Oradaki şirketin bilmem neleriyle uğraşması için Taehyung'u seçmişlerdi ve iki gece üç gündür de oradaydı.
Neyse ki birazdan yola çıkacaktı ve gece yarısından sonra evimin sesi olmaya kaldığı yerden devam edebilecekti.
Sıkıntıdan patlamak ve yorgunluktan uyumak üzere olduğum şu dakikalarda derin bir nefes alıp vermiş ve en azından Taehyung gelene kadar kısa bir duş almamın beni biraz açacağını düşünerek ayağa kalkmıştım. Odam biraz dağınıktı ama toplamak da istemediğim için ayaklarımı sürüye sürüye banyoya girmiştim. Sıcak suyu ayarlayıp üzerime akıtmaya başladığım anda tüm bedenim anlık olarak titremişti. Çok oyalanmadan saçımı şampuanlamıştım hemen. Ardından vücudumu da yıkayıp iyice durulandıktan sonra üzerime bornozumu giyinerek banyodan çıkmıştım ki zilin çaldığını duyunca kaşlarımı hafifçe çatarak odamdan çıkmıştım. Kim gelebilirdi ki bu saatte? Menajerim bile gelmezdi ki? Taehyung da henüz yola çıkmamıştı?
Kapıya vardığımda hemen görüntülü kontrol etme cihazından gelen kişiyi kontrol edecektim ki o kişinin kamera açısında olmadığını fark edince ürkmüştüm biraz. Hemen kapıdaki delikten de dışarıya baktığımda yine kişiyi görememek beni endişeli hissettirmişti.
"Kimsiniz?"
"Tahmin et, sence kimim?"
Kaşlarım hafifçe çatılırken kapı kolunu kavradığım gibi açmıştım. Açtığım gibi de büyük gülümsemesiyle birlikte Taehyung karşılamıştı beni. Elindeki bavulun sapını tutmayı bırakıp hızlıca bana doğru geldiğinde hemen kendime gelerek ben de kollarımı aralamış, beni kavramasını beklemiştim.
"Hani daha yeni çıkacaktın yola?"
Şaşkınca mırıldandığımda Taehyung gülmüştü. Dudaklarını uzunca boynuma bastırıp derin bir nefes alıp vermiş ve geri çekilip bir eliyle yanağımı kavramıştı.
"Sürpriz yapmak istemiş olamaz mıyım?"
"Olabilirsin tabii" diyerek ona tekrardan sarıldığımda Taehyung uzun tutmamış ve geri çekilmişti.
"Dışarıya böyle havluyla mı çıkıyorsun sen? Gir içeriye hemen"
Dudaklarım kıvrılırken içeriye girerek onun da girmesini beklemiştim. Girdiğinde ise kapıyı kapatır kapatmaz ona tekrardan sarılmış, ellerimden birini yanağına yerleştirerek dudaklarına yapışmıştım.
Kalbim nasıl da hızlıydı? Tüm vücudumda atışını hissedebiliyordum resmen.
"Çok özledim seni"
Kısık bir sesle konuşmuştum dudaklarımız ayrılır ayrılmaz. Hemen ardından tekrardan öpmüştüm onu.
"Ben de seni bebeğim" demişti gülümseyerek. Dudaklarını yanağıma bastırmıştı. Oradan da çenemin köşesine ve sonra da boynuma öpücüklerini bırakmış, derin derin solumuştu tenimi. "Ve ben seni böyle çok özlemişken sen karşıma sadece bornozunla çıkıyorsun" demiş ve kıkırdamıştı. "Çok tehlikeli."
"Tehlikeli şeyleri severim" demiştim ben de hemen şımararak. "Bana ne kadar tehlikeli olduğunu göstermek ister misin?"
"Gösteririm elbette" Elleri belimi sıkıca kavramıştı. Ah, bu his. İçim gidiyordu resmen. "Ama ikinci kez banyo yapmaya üşenmezsin değil mi?"
Cevabımı onun dudaklarına uzanarak vermiştim. Beni hemen kabul ederek öpmeye devam ederken üzerindeki monttan ve ceketten kurtulmuştu yavaşça. Ardından elleri kravatına gitmişti ki onun yerini ben almış, ellerini de yeniden belime yerleştirmesini sağlamıştım. Parmaklarımı boynunda ve omuzlarında gezdirip yavaşça kravatından kurtulmasını sağlamıştım. Düğmelerini de birer birer açmaya başladığımda Taehyung bizi geriye doğru yürütüyordu. Koltuğa kadar geldiğimizde yavaşça önce o oturmuştu ve dudaklarımız mecburen ayrıldığında mızmızlansam da bacaklarımı onun iki yanına atarak hemen kucağına oturmuştum. Taehyung'un elleri baştan aşağı bacağımda dolanmış ve sonunda belime sımsıkı sarılmıştı. İçimdeki o kırmızı his tüm bedenimi sarmaya başlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/287295419-288-k366499.jpg)