12.Bölüm: Kördüğüm

50 9 1
                                    

Şarkı: Murat Dalkılıç - Kördüğüm.

İşte bu iki cümle tüm hayallerimi yıktı, yok etdi. Tüm nefesimi aldı benden. Tüm cesaretimi ayaklar altına aldı o iki cümle. Demiştim ya hayat nereden vuracağını çok iyi biliyor diye, gerçekten de hayat nereden ve ne zaman vuracağını çok iyi biliyor. Bu da benim size kanıtım.

Artık farklı bir boyuta geçmişti psikopatlığı. Mesaj yoktu ama hediyye vardı. Korku da yoktu eskisi gibi, çünkü daha fazlaydı.

Tüm gece uyumamıştım. Koltukda sessizce oturmuştum. Gözümü bir yere zillemiş, sessizce otrumuştum. Öyle bir sessizlikti ki, delice. Öyle bir hediyyeydi ki, psikopatca.

Belki hâlâ izliyordu beni, kim bilir? Tüm gece zafer kahkaları atmışdır bu halime. Beni böyle aciz görmek mutlu etmişdir onu. Böyle çaresiz, ağlarken görmek sevindirmiştir.

Mesajı okuduğum an yok olmuştu gözlerimden akan uyku. Yerine yaşlar gelmişti. Bu aralar gözlerim, gözyaşlarıma kötü davranıyordu belli ki. İntihar ediyordu çünkü hepsi teker teker.

Güneş gülümsemişti yüzüme. Benimse gülümsemeye pek halim yoktu. Aydınlanmıştı sabah. Kalbim gibi kararmamıştı. Kuşlar civildiyordu yorulmadan. Ruhum gibi çökmemiş olmaları beni mutlu ediyordu.

Düşüncelerim arasında kaybolmuşdum. Kapı zili çaldığında irkildim. Şu anlık rahatdım o gelemezdi. Son hediyyesini bu gün vermeyecekti, biliyorum. Muhtemelen en mutlu anımda, kendimi en güvenli hiss etdiğim anımda verecekti hediyyeyi. Her zamanki gibi, beni mahv etmek için. Ve evet, hediyyeyi verdiğinde mahv olacağımı ben de çok iyi biliyordum, o da.

Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıya doğru yaklaştığımda duvardan asılmış ayna da kendime baktım. Göz altlarım hafif şişmiş, gözlerim akmış, dağılmış durumdaydım. Ama şu an umurumda değildi. Öylece geçip kapıyı açtım.

"Günayd-" dedi Toprak. Halimi görünce sözünü yarıda kesti. İlk başta gülen gözleri, beni görünce endişeyle dolmuştu. "Ne bu hal? İyi misin?" diye sordu Toprak. İyi miyim bilmiyorum ki. Ne cevap vereyim?

"İyiyim bir şey yok. Uyuyamadım gece, uyku tutmadı." dedim sonlara doğru kısılan sesimle.

Bir kaç saniye yüzüme baktı. Tek kaşını kaldırıp dedi. "Tamam, inanmadım." Yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Git hazırlan bekliyorum."

"Okula gitmeyeceğim ben. Uyuyamadım ya uyuyacağım bir az. Git sen."

"Okula gideceğimizi kim söyledi? Çabuk ol hazırlan, zaman yok." dedi Toprak.

"Nereye peki? Bak hiç halim yok lütfen. Hadi hoşcakal." dedim ve kapıyı kapatmaya yeltendim. Ama Toprak bir eli ile kapıyı tutarak buna izin vermedi.

"Hayal, lütfen. Bu günü bize ver." Gözlerine baktım. Gözlerime baktı. "Tanıyalım bir-birimizi. Sen yorgun, ben yorgun. Kendimiziz. Bu gün tanıyalım ki, yıllar sonra karşılaştığımızda hatırlayalım bir-birimizi."

"Eğer bu gün seninle gelirsem Toprak, beni tanımayacaksın. İçimde büyütdüğüm dünyaya küsmüş o çocuğu tanıyacaksın. Dedin ya kendimiziz. Peki gerçekten hazır mısın kendimle tanışmaya?" Gözümden bir damla yaş aktı son cümlemde.

Çok kötü bir durumdaydım. Bunları ona neden söyledim bilmiyorum. Bildiğim tek şey var o da gözlerine bakmamam gerektiği. Kahverengi gözlerine baktığımda kendimi uçurumdan aşağı bırakıyorum. Yanlış bir şey yapan biri gibi ne dediğimi bilemiyorum. Esir ediyor kahverengi gözleri beni sanki. Tüm gerçekleri söylemem için, içimden geçenleri söylemem için.

SENİ İZLİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin