Hira #Sizin hiç sona yaklaştığınızı hissettiğiniz anlar oldu mu ? Hani herşeyin bittiğini düşündüğünüz anlar... Benim çok oldu. Zaten yolunda gitmeyen hayatımda herzaman olumlu bakacağım bir taraf yaratmıştım kendime. Ama böyle anlarda bu da işe yaramıyordu. Artık güzel şeylerin bitmekte olduğunu bilmek ve yaşadığım şu anın içinde olan bu olaylara bile müdahale edememek kendimi çok aciz hissetmeme neden oluyordu.
Zaten hep güçsüz bir insan olmuştum. Kendini koruyamayan, haklı olsa dahi susan, kabaca ezik ! Hani şu tüm dersleri beş olan, küçük bir arkadaş çevresi olan kendi halinde sessiz, popülerlikle uzaktan yakından alakası olmayan kızlar var ya işte onlardan biriyim ben. Böyle birinin hayatı ne kadar ilginçse benimki de o kadar işte.
Tabii tüm bu sıradan, soluk, renksiz, olağan hayatımı bir kağıt gibi yırtıp kendini gösteren bir gerçek var ; Okulun en yakışıklı çocuğunun sapığım olması.
Şu anda sapığım tamda karşımda ve git gide de bana yaklaşıyor. Etrafta ne kafasına atabileceğim bir sıra var ne de bir taş. Çoğu kez beni sınıfta tek yakaladığı için ona elime ne geçerse fırlatırdım. Fakat geçen hafta bir farklılık olmuştu ve beni sokakta tek bulmuştu. O saatte tabii ki de bir bara gitmiyordum. Benim gibi inek bir öğrenci tabii ki de dershaneden dönüyor olurdu ki. Ben de öyle yapıyordum.
O an ki korkuyla kafasìna taş atmış ve alnının kanamasına neden olmuştum. Ben ikinci bir taşı atmak için hazırlanırken bir çocuk gelmişti. Havanın karanlìk olmasından ve o an ki endişemden dolayı pek hatırlamasam da aklımda bir tek gözleri kalmıştı. Yeşil.
Sırtımın soğuk duvara değmesi ile irkildim. Artık kaçacak yerim yoktu.
" Savaş, dur lütfen. " diyebildim titreyen sesimle. Şu an yaşadığım korkunun haddi hesabı yoktu.
Savaş oldukça kaslı ve güçlü bir çocuktu. Yüzündeki sert ifade, iri yapılı vücudunda ki dövmeler ben belayım derken çenesindeki gamze onu yumuşatıyordu. Sanki özenle yapılmış gibi duran gamzesi onu tatlı ve çocuksu kılıyordu. Gözleri mavinin en güzel tonundaydı. Hem gök yüzü kadar sığ hem de okyanuslar kadar derindi. Gözlerinde çok farklı ifadeler vardı ve ben bunu bir türlü çözemiyordum.
O bu kadar yakışıklı ve popülerken neden benim gibi çocuksu ve saf- salak biriyle uğraşıyordu anlam veremiyordum bir türlü. İstediği tek şey vücudum bunu biliyorum ama çevresinde bir kız olarak benim bile " Vay be hatuna bak ! " dediğim kızlar zaten pervaneydiler. Onlarda olmayıpta ben de olan ne varki ? Sexy bile değilim. Üstelik savaşın sadece okuduğum okulda değil sokaktaki bir çok kızı kendine hayran bıraktığını tahmin etmesi çok da güç değildi.
" Konuşma sakın ! " diye sert bi şekilde uyardı beni. Sesi oldukça erkeksiydi tıpki şu anda burnuma dolan parfümü gibi. Kesinlikle odunsu bir koku değildi. Daha çok vanilya gibiydi. Onun o sert görünümünü de ancak vanilya yumuşatır zaten !
" Para veririm sana, ne olur bırak beni. " diyerek ne kadar saf olduğumu da ispatlamış oldum. Bazen içimdeki küçük polyanayı öldürmek istiyorum.
" Konuşma dedim! " Bu sefer bağırmıştı.
Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırsam da hıçkırığıma engel olamıyordum. Küçük bir çocuğun karanlıktan korkması kadar çok korkuyordum şuan. Kafamda bana ne yapacağıyla ilgili kurgular dönüyor ve sahneler canlanıyordu. Bu daha fazla korkmama neden oluyordu.
Gittikçe yaklaşmıştı bana ve ben artık onun nefesini tenimde hissedebiliyordum. Her seferinde bir şekilde ondan kaçmıştım. Sanırım hayatımda sahip olabileceğim tüm şansı öncesinde kullandım. Şansımın tükendiğini ve artık sona geldiğimi hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim ( Raflarda)
Teen FictionAnnesinin doğumda öldüğünü sanan Hira peşine düşen sapığından kurtulmak için rol yaptığı çocuğa aşık oldu. Hayattaki tek öncelikleri bira, uyku ve kadınlar olan Barış hayatındaki tek masum şeye aşık oldu. Yaşanmışlıklar, anılar, dostluklar, verile...