Kıskançlık

58.2K 2.5K 342
                                    

Savaş#

Hira ve Barışın arkadaşlar arasında yaptıkları isteme töreninden ayrılıp annemle vakit geçirmeye karar verdim. Belki Hirayı kazanamadım ama annem vardı artık. Başka birini severim belki ama başka biri annem olmaz.

Ertesi akşam annemi kaldığı otelden alıp asıl evimize doğru yola koyulduk. İki katlı bahçeli bir ev satın almıştım bizim için. Belki bahçeye çiçek de ekerdik. Yeni açtığımız sayfamızda umutlarımız gibi yeşerirdi çiçekler de.

" Dün gece kimin isteme töreni vardı? " diye soran anneme gözucuyla baktım. " Barışın. " diye kısaca cevapladım.

" Yakın mısınız onunla?" diye sordu bu kez.

" Kardeş gibiyiz hepsiyle. Eslem var görsen beş yaşındaki bir kız gibi. Çok saf. Çok da alıngan. Bağırsan bile ağlar. Uras da onun sevgilisi tanıyorsun zaten Urası. Rüzgar var manyağın teki. Bir sürü dövmesi var. Onu görünce bana şükredeceksin. Esin de onun sevgilisi. Sırdaşım aynı zamanda. Ağzı sıkıdır. Burnunun dikine gitmeyi sever. Doruk abim gibi. Tanıyınca sen de çok seveceksin. Ece de onun sevgilisi. Bazen fazla konuşur ama kafa kızdır. Eylül aynı sen. Sanırım bu yüzden onu bırakamadım. Yetimhaneden kaçarken onu da taktım peşime. Ceyhunla güzel bir ilişkisi var. Ceyhun da onun sevgilisi. Çok iyi çocuktur. Bir de Hira var... Ama onu sorma. Ben onu anlatmaya kelimeler bulamıyorum. "

" Onu sevdiğini biliyor mu?" diye sorunca buruk bir gülümseme yayıldı dudaklarıma. " O kız dün gece Barışla nişanlandı. " dediğimde içimdeki acının güçlendiğini hissettim. Zaten biliyordum bu gerçeği ama dile getirince daha zor oluyordu. Soyut olan bu acı somutlaşıyordu. Her defasında daha fazla hasar bırakıyordu zar zor atan kalbime.

Barış #

Akşam kardeşlerimizle Savaşın yeni evindeydik. Annesiyle tanışmıştık. Oldukça sıcak kanlı ve sevecen bir kadındı. Ayrıca Savaşa da çok fazla ilgi gösteriyordu. Savaşın da onun yanında mutlu olduğu inkar edilemezdi. Tam bir anne oğul olmuşlardı. Benim hiç yaşamadıklarımı yaşıyorlardı. Belki de hiç yaşayamayacaklarımı...

Belki de hayat böyledi. Herşeye aynı anda sahip olamıyoruzdur belkide. Ben Savaşın sevdiği kıza sahipken Savaş benim hep merak ettiğim anne oğul ilişkisini yaşıyordu. Peki ben seçim yapacak olsam... Annemi mi isterdim? Yoksa birgün benim ondan sakladığım gerçekler yüzünden gidecek Hirayı mı? Bu sorulara yanıt vermek için fazla düşünmem gerekmedi. Ben Hirayla bir dakikayı hayatımdaki tüm güzelliklere tercih ederdim. Onunla son bir bakışma için gözlerimdeki parlaklıktan bile vazgeçerdim. Ondan bana gelecek en ufak bir sevgi için yüreğimdeki sıcaklığı bile verirdim.

" Neden ikisi birden olmuyor? Neden ben hem anne hem Hira diyemiyorum? Niye ikisine birden kavuşamıyorum? Niye hep hayat bir yerden alıp bir yerden veriyordu? Neden yarım kalmak zorundayım?" diye sitem etmeyecektim. Ben zaten eksik büyümüş biriyim. Hiç tamamlanmadım ki nasıl bir şey olduğunu bileyim. Ben kendimi Hiraya uydurdum. Onun boşluklarında şekil aldım. Tıpkı bir suyun nehir yatağında aldığı kıvrımlı yol gibi. Bir su olup Hiranın hayatındaki boşluklara doldum. Hira haklıydı aşk vermek demekti. Ben Hiraya kendimi verdim. Karşılığında hiç kimselere göstermediği yönlerini gösterdi bana. En saf en derin en masum duyguları yaşattı bana.

Daha fazla duramayacağımı hissedince kalkmak için müsade istedim. Savaş beni kapıya kadar geçirdiğinde ona gülümseyip " Anneni bulmana, mutlu olmana sevindim. Senin yerinde olmayı isterdim. İtiraf etmeliyim ki annen ve seni kıskandım." diye itiraf ettim.
" Sıra ben de " deyip göz kırptı. Vedalaşıp arabama bindim ve kandırdığım, acı çekmesine göz yumduğum o masum kızın evine yüzsüzlükle yol aldım. Belki onu kandırıyordum ama ihtiyacım vardı ona. Biliyorum bir çocukmuşum gibi saçlarımı okşayıp sakinleştirecek, yüreğime umut tohumları ekecek olan o.

Küçük Sevgilim ( Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin